mor sümbüller🌺

95 4 0
                                    

Saat yedi olmuştu. Babadan kalma yadigar eski zamanların saati kuş sesi ile uyandırılmıştı. Aysima böyle akustik şeyleri seviyor, eski zamanların çağında yaşıyor, evinde son model koltuklar yoktu. Elinden gelse bütün evin eşyaları ahşap olmasını isterdi. Banyoya gidip duşunu alıp vücudunu kurulayıp aynaya uzun uzun baktı. Rüyasın etkisindeydi. Akşamki gölgenden de o kadar da emindi ki gördüğüne ;
"Neyse kendine gel Aysima dün dünde kaldı. Bugün yaşıyoruz anın tadını çıkar, yarını düşünme..."

Üzerine bol paça pantolonu giydi. Tişört giyip her zaman olduğu gibi beline gömleğini bağlayıp bisikletini alıp yollara düştü. Yabancı bir gölge gibi yakının da evinin sol taraftaki mor sümbüllü evi kiralamıştı. Sırılsıklam aşık olmuş her daim yanında olmak istiyordu. Karşısına çıkma cesareti yoktu. Fakat bir yerden de başlaması gerektiğini biliyordu.
Aysima dükkanına gelmiş Gözde'ye bakındı.
"Bana mı bakıyorsun? bir gün baktığın yerde bulamazsın. Belli mi olur."
"Saçma sapan konuşma bensiz hiçbir yere gidemezsin aklından bile geçireme."
"Deli ya hadi gel çayı hazırladım. Simitte aldım gel kafede her zaman olduğu gibi denize bakarak çayımızı yudumlayalım."

Yabancı arabasından inip kafeye doğru yürüdü. Denize bakan tarafta oturdu. Çiçekçi Kız gülerek kıpır kıpır içeriye girdi. Alparslan'ın gözleri güzeli izledi.
Ayaklarının bağı çözüldü sanki." "Rabbim nasıl bir güzelliktir böyle:" Yabancının önündeki masada oturdular. Gençler simit çay ayrılmaz ikili aşıklar gibi. Alparslan saçlarını iki yana ayırmış uzun saçları omuzlarına dökülüyordu. Beyaz gömlek giymiş dört tane düğmesini açık bırakmıştı. Kaslı çekici fiziği, ela gözleri çok masum bakıyordu. Aysima'nın gözleri yabancıya takıldı.
Gözlerini yabancının gözlerinden ayıramıyordu. Gözde'nin dikkatinden kaçmamıştı.
"Nereye bakıyorsun öyle dikkatli?" Aysima duymamış gözler öylece bakıyordu. Arkadaşını dürtüp kız sana söylüyorum nereye bakıyorsun." "Ne bir şey mi dedin?"
"Oooo seninle işim var desene, nereye bakıyorsun? gözlerini ayırmadan;" "Arkadaki masada oturan delikanlıya. Daha önce görmüş gibiyim ama nerede."
Gözde arkaya doğru dönüp baktı. "Yabancı ve de yakışıklı adam bize göre bayağı yaşlı. En az on yaş fark vardır. Tanıdığına dair bir ihtimalin
yoktur, buraların yabancısı her halinden belli oluyor arkadaşım." "Evet ama çok karizmatik bakmak bile içimi ısıttı."
"Saçmalama tanımıyorsun bile adamı adı üstünde sadece bir yabancı." "Haklısın galiba neyse artık ben de kalkayım, dükkana yeni çiçekler gelmişti solmadan düzenliyeyim çiçeklerimi."
Çiçekçi Kız dükkanına gitti mis kokulu çiçeklerin arasına karışmıştı. Tomurcuk beyaz gülü koklayıp,
"mis gibi kokuyorsun ya kıyamam sana. "
Sağ kulağının arkasına koydu. Aslında saçı başı kıyafetleri bayağı bir dağılmıştı. Yabancı hesabı ödeyip kafeden çıktı. Gözde sağ ayağın aksadığını hemen fa
rk etti.
"Evet gayet yakışıklıymış aksayan ayağının hikayesini merak ettim bak şimdi. Ne vardı acaba geçmişinde." Aysima rafların altına eğilmiş çiçekleri düzenlerken bir ses geldi arkasından... "Merhaba çiçekleriniz çok canlı beyaz gül alabilir miyim?
Çiçekçi Kız yerden kalkmaya çalışırken kafasını rafa vurdu.
" Ah başım sakarsın kızım sakar." Başını tutarak doğrulduğunda karşısındaki yabancı heyecanlanmasına neden olmuştu. İsmini bile sorsa unutmuş cevaplayamazdı .Dağınık saçları, kirli kıyafetleri, şaşkın bakışlar, samimi bir gülümseme her şeye değerdi...


***Aşkı bazen kısılmış seste,

Şaşkın bakışlarda titrek ellerde. Kalbinin derinliklerinde ara insanın yanılma ihtimali yüzde sıfırdır. Aşk insanı güzelleştirir....]Evet arkadaşlar bu bölümü nasıl buldunuz yorumlarda yazın lütfen.***

        AHENK 🦋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin