Eşofmanlarını giyinip yatağına uzandı. Ayıcğına sarılıp gözlerini kapadı. Zihinsel olarak yorgundu. Nasıl olur da bir anne evladını seçim yapabilirdi olup bitene akıl sır erdiremiyordu. Saat saat sekiz buçuk olmuştu Alparslan için saniyeler geçmek bilmiyordu. Sürekli Kolundaki saatte bakıyor, masanın üzerini kontrol ediyor, telefonun aynasından kendine bakıyordu. Her şeyi kusursuz olsun istiyordu.
Beklediği an gelmiş gelecek bir nefes olsun istiyordu. Canıma yar, yarama derman, gözümü ışık olsun... "Beyaz gülüm bekletme fazla takatim kalmadı artık."
İlerleyen her dakika umudunu yitirmesini neden oluyordu.
"Ne oldu acaba delikanlı notumu vermedi mi? yok vermiştir ya yoksa benimle görüşmekten vaz mı geçti? Yerinde duramıyor sahil boyunca kumlarda zikzak çiziyor, volta atıyor gözü yolda ha geldi ha gelecek olan yarime bakıyordu.
Ne acıdır ki saat on olmuş gelmeyişini kabullenmişti. Masaya doğru yürüyüp üzerinde duran beyaz gülü alıp önce kokladı sonra öptü mutlaka bir şey oldu. Sabah ki kız ekmez beni, arabadaki yakınlaşması aklına geldi o heyecan da ki insan mutlaka gelirdi. Bunu öğrenmenin tek yolu var Gözde.
Arabaya binip hızla uzaklaştı. Kafenin önüne geldi. Arabadan aşağı indi Gözde ile karşılaştı. Kafenin kapısını kilitleyip arkasını döndü. "Korktum bir an siz mi geldiniz?
Hani nerede çekti kızım randevunuz erken bitti."
"Aysima gelmedi ki bitmesin."
"Nasıl yani gelmedi?
"Hayır gelmedi."
"Normalde söz verip de gitmemek yapmazdı böyle. Sözüne sadıktır söz verdiğimi mutlaka yerine getirir. Evdedir o zaman."
"Evde mi nasıl yani randevu verip evine mi gidiyor?
" Yok öyle düşündüğünüz gibi değil, bugün buralarda dilenci kılığında çocuk geldi. Aç olduğunu söylemiş yemek yedirmiş müşterileri gelince, bekle beni diyerek yanından ayrılmış müşterileri baskınına uğrayınca geç kalkmış. Çocuk bir not bırakıp restorandan ayrılmış geri geldiğini çocuğu bulamayınca garsona sormuş. Garsonda bırakılan notu vermiş.
Caddeye fren sesleri araba çocuğa çarpıp kaçıyor. Çocuk kanlar içinde yerde yatıyor, maalesef kaybettik."
" Peki not da ne yazıyordu. "
" Şöyle yapalım onu da size kendisi anlatsın bu durumdan çok etkilendi. O yüzden gelmemiştir yoksa koşa koşa... Neyse artık Yolcu yolunda gerekli. Ben gidiyorum. "
" Bekle bir saniye cümle kurdun yarıda kaldı. Yoksa koşa koşa ne? "Hala daha anlamadın mı?
"Neyi anlamadın mı?
" Bu kadar aptal olamazsın. "deyip hızlı adımlarla ilerledi.
Yarım kalan kelimeler aşık adamın kalbini tamamlıyordu. İçindeki Umut gittikçe büyümeye başlamıştı. Arabasına binip mahalleye gitti. Mahalleye gelince arabadan indi. Çiçekçi kızın bahçe kapısına geldi. Elini kapıya uzattı inanmaz tarifi olmayan heyecanlı yürüdü. Kapıyı açıp yavaş adımlarla ilerledi eliyle kalbini tuttu. Çelik kapıya gelince derin bir nefes alıp elini kaldırdı kapıya vuracaktı ki vazgeçti.
Durakladı cesaretini toparlayıp gözlerini kapatıp zile bastı. Basılan zil kalbinin alarmı, çalınan zil sesi ise kalbini sesiydi.{Güzel kalbinin sesine karşılık verecek miydi? uyuyan güzel çalınan kalbin sesini duyup koşa koşa gelecek mi? kap hissetmiş *midir geldiğini}
***Bölümü nasıl buldunuz arkadaşlar.
Yorumları ve beğenmeyi unutmayın.. ***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHENK 🦋
Ficción General"Anne nasıl yaptın bunu nasıl? " Sana anne demeye bile utanıyorum. Sen babamın aşkına ihanet ettin. Her gece başka bir erkekle resmen kendini satıyorsun " " Kes sesini benden utanıyorsun öylemi. Kardeşin hasta ve nefes almasını istiyorum. Çıktığı he...