Çatı Katı🏠

17 0 0
                                    

     Altay sinirli bir şekilde odasına çıkmış, öfkeden kudurmuş gibi sağa sola saldırıyordu. Yatağını tuttuğu gibi odanın ortasına fırlatmıştı.
"Baba bunu yaptığına pişman olacaksın. Bana eş diye seçtiğin kızın canını okuyacağım."
İçine garip bir acı vardı. Altay değil başka biri gelmişti.  Evlilik Altay için önemsiz bir işlemdi. Evlilik  denilen kavram Altay'a göre değildi. Evlenip sadık kalmak, gelinmesine, gidilmesine kısacası hayatına müdahale edilmesini sevmezdi. Üzüntünün nedeni başkaydı. Odasının küçük penceresinden dışarı bakıp Mavi Kelebeğin yansımasını görür gibi olmuştu .Bebeğim benim ne umarken ne buldum. İlk kez bir hayal olmuştu kalbi istemsiz şekilde acımaya başlamıştı  Aslında acısının tarifi yoktu. Onun gözünde aşk denilen kelime yoktu. Yok olan bir duygu da yaşanamazdı.
     Elini usulca korka korka kalbin üzerine koydu. Yasenna diye  atıyor bütün benliği ile arzuluyor, iliklerine kadar hissediyordu. Arkasını dönüp yatağı baktığında yüzünde garip bir gülümseme oluşmuştu. 
"Baba sen kazandın fakat kız benim umurumda  bile olmayacak. Ben bildiğim yoldan dönmeyeceğim .Kül Kedisi  benim hayatımda benim koynumda  olacak."
Bir an gözlerini kapadı Kül Kedisi'nin öptüğü gözlerinin önüne geldi.  Hayal değil gerçek de sanki gözlerini açıp hayal olduğunu görünce ellerini cam kenarına vurdu. Camı açıp koca heybetiyle derin derin nefesler almaya çalıştı. Hayallerinde giyinirken telefonu çaldı. arayan Kaan'dı.
"Birader neredesin gelmiyor musun, seni bekliyoruz. Ortam hazır kızları demiyorum bile."
"Ne ortamı arkadaşım, yarın tanımadığım bir insanla evleniyorum."
Ne evlenmesi ne söylüyorsun sen." "Duydun işte peder kendine göre gelin adayı bulmuş. Bana da imza atmak düşüyor. Yarın akşama saat 21. 00 nikahım var."
"Sen ciddisin...
" Yani hiç olmadığım kadar, keyfim yok biraz yalnız kalmak istiyorum." 
   Saatler ilerliyor genç kalpler farkında olmasa da birbirlerine düşünüyorlardı. Kül Kedisi Altay'a ne kadar kızsa da düşünmeden edemiyordu. Eliyle bileğine dokunup, kesikleri okşayıp o anları tekrar yaşadı. Yarın düğünü vardı fakat aklı başkasındaydı. Bu şekilde nasıl bir nasıl evlilik yapabilirdi.
"Yasenna zor olacak kızım zor... Başkasının soyadı altında aklı başka bir yerde olması zor günlerin habercisi demekti. Bu kararı almakla iyi mi yaptım, kötü mü yaptım bilemedim. Ama kardeşim Erva'yı bile bile ölüme  gönderip seyirci  kalamazdım. Duygularımı bir kenara bırakıp Eleda gibi mantığımı çalıştırıp kalbimi mühürleyip okyanusun derin sularına atmanın zamanı geldi."
      Geçmek bilmeyen saatler yerini gün ışığına bırakmıştı. Güneş bütün güzelliği ile sıcaklığını yansıtıyordu. Topraktaki kar taneleri güneş ışıkları ile gözleri kamaştıran parlaklık elde etmişti. Yatağına yatmış olan güzeli bir türlü uyku tutmamıştı. Şişkin gözlerle etrafı izliyor, kendi kendine evin duvarları ile konuşmaya başlamıştı.
"Erva'mın acıları bu gün son bulacak." Yorganı kafasına çekmiş karanlık gece yaşamak istercesine gündüzü inkar ediyordu.  Kapı çalındı yorganın karanlığında saklamış olduğu gözleri pörtlek pörtlek olmuş etrafı bakıyordu.
" Bu saatte gelmiş olamaz!
Hayır hayır imkansız...
Yatağından kalkıp üzerine hırkasını alıp ayağına terliklerini giyip kapıya doğru yürüdü. Kapı deliğinden baktı. Yabancı biri vardı tanımamıştı. Kapı arkasından seslendi.
" Kimooo!
"Koray Bey'in şoförü size notu var." Kapıyı açıp konuşmadan bekledi.
"Buyurun Yasenna Hanım."
Notu verip  evden ayrıldı. Genç kız kapıyı kapadı. Notu açıp okumaya başladı. Saat 15.00 şoför seni alıp kuaföre götürecek.
"Benim özgürlüğüm de bu kadarmış...

⏳Bir gün içerisinde saatlerin geçmesini istemediği, biraz korku biraz endişe. Bir elinde Erva'nın hayatı diğer elinde kendi özgürlüğü.
Sevmek bazen vazgeçmektir...⏳

        AHENK 🦋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin