🌼Gölet 🕳️

273 6 4
                                    

      Aysima Musalla Mahallesi'nde Babadan kalma evde oturuyor, yalnız yaşıyordu. Güzel kız bu duruma alışmış yalnızlık en yakın arkadaşı olmuştu. Artık unutulmayacak aşk yaşamak istiyordu. Bazen de karamsarlığa düşüyor aşık olma olasılığı yüzde sıfırdı. Sevmek için ilk önce kayıtsız şartsız güvenmesi gerekiyordu. Gözlerinde kaybolmak dokunmadan sevdiğini varlığını hissetmek istiyor, bir sohbeti olsun sabaha kadar konuşsun hiç susmasın.
    Arada sırada mini minicik tartışmalar uzun sürmeden sarılacak insanı bekliyordu. Kim bilir ne zaman gelecekti. Aslında bu duruma ihtimal da vermiyordu. Olmayacak bir duaya amin denilmesi  gibi bir şeydi. Evin etrafı taşlarla örülü kapısı ve penceresi açık mavi renginde dekorasyon kullanılmıştır. Evin dış cephesini ağaçlar ekmiş yeşil ve deniz vazgeçemezdi. İçindeki boşluğu bu şekilde  doldurmaya çalışıyordu.

     Bahçede uyuyakalan güzel kız yavaşça gözlerini aralamaya başlamıştı. Güne gülümse ile başlamış aslında birazcık da üşümüştü. Sonbahar yavaş yavaş varlığını hissettirmeye başlamış, ayaklarını kendine doğru çekip sandalyede iki büklüm oturup günü aydınlatan güneş izledi. Kolundaki saate baktı saat 8 olmuş, küçük mavi gözleri bir anda büyümüştü.
"Aman Allah'ım geç kaldım Çiçeklerim beni bekler!"
Sandalyeden telaşla kalkıp eve doğru yürürken;

" Hapşu Eyvah! şifayı kapmışsın kızım yine."
    Kendi kendine konuşmasını seviyor sorular sorup kendisi cevap veriyordu.
Üst kata çıktı banyoya yöneldi ılık suyla düşünü aldı. Banyo dolabından havlusunu alıp vücudunu sardı. Narin vücudunu kurutup, beyaz kot pantolonun üzerine beyaz tişörtünü giyindi. Uzun sarı saçlarını saldı sadece bir tutam alıp arkadan pembe tokası ile tutturdu. Gömleğini alıp beline bağladı. Dudaklarına bir parlatıcı gözlerine göz kalemi ve rimelini  sürdü.
" İşte şimdi hazırım..."
Bitmez tükenmez bir enerjisi vardı. Çocuklar gibi şendi diş dünya ile bir alakası yoktu. Çiçekçi dükkanı kapattıktan sonra sahilde yürür çayını içer eve gelirdi.
     Gece hayatı kötü  alışkanlıkları yoktu. Sadece esnaf komşusunun yanında çalışan Gözde ile iyi arkadaş, arkadaştan öte kardeş gibiydi.  Onunla samimi diyaloğa vardım. Evden koşarak çıktı bahçenin içinde duran bisikletini dışarıya çıkartıp dış kapıyı kilitleyip dükkana doğru ilerledi. Mahalleliler Aysima'nın enerjisini seviyordu.

   Dükkanı mahallenin dışındaki işlek caddede olduğu için geçimini çiçeklerinden rahatlıkla sağlıyordu. Bu sabah geç kalktığı için çiçek siparişleri dükkanının kapısında bırakılmış. Gözde;
" Günaydın bebeğim yine  enerjik bir insansın. Allah aşkına bu canlılığı nereden buluyorsun? satılan bir yer varsa söyle ben de alayım."

Aysima bisikletini dükkanın önüne bıraktı Dükkanı açıp arkasına dönüp: "Günaydın canım satılan bir yer yok ki söyleyeyim Allah vergisi adı (MUTLULUK) formülü yok."
İçeriye Bismillah deyip girdi. Çiçek rafını dışarıya çıkarıp en güzel canlı çiçeklerin yerleştirmeye başladı. Raflarda saksı koymalık yerleri vardır. Çiçekleri kurumuyor canlı kalıyordu. Yol kenarında oluşan su birikintisi senin gözüne çarptı araba gelir bu gölete basarsa benim çiçekler mahveder demeye kalmadı. Cabrio Mini Golf  arabanın basması ile bütün su birikintileri üzerine geldi.

    Kendisini mahvetmesi yetmezmiş gibi raftaki çiçeklerini de çamurlanmıştı. Gözleri kararmış elini uzatıp bağırdı.
"Yuh ehliyeti nereden aldın be adam! Önüne bile göremiyorsun göz doktoruna görünün..."
   Araba az ileride durdu .Yan aynadan geriye doğru söven kıza gülümseyerek baktı. Üzerinde göletin izleri vardı. En güzeli de yüzündeki çamurlardı. Kapıyı açıp bir ayağını dışarı atıp son anda kararından vazgeçip arabasına binip  kapıyı örtüp gözü dikiz aynasında ağır ağır ilerledi.

  *** Evet arkadaşlar şoför arabadan  son anda inmekten neden vazgeçmiş olabilir... Yorumu olan yazabilir ***

        AHENK 🦋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin