"Dur deli kız ne oldu? Seni mutlu eden şey nedir."
"Aşığım aşık seviyorum deliler gibi. Kalbim benim değil artık ellerimi tuttu. Bu elleri yıkamaya kıyamam, kokusu bende kalsın. Bu akşam dokuzda randevum var çok mutluyum çok...."
"Allah aşkına dur başım döndü." Arkadaşını elinden tutup döndürüyordu. Dönen iki arkadaşlar kafenin ortasında oturup olanları hazmetmeye çalıştılar. Aysima bağlaç kurup oturdu. Gözde ayaklarını uzatıp ellerini arkaya doğru yere koyup destek alıyordu.
"Aşk güzel duyguymuş demek seni mutlu ettiğine göre, sen hep mutlu ol arkadaşım gülmek sana yakışıyor."
"Evet bak buna katılıyorum çok güzel bir duygu fakat senin de aşık olmayacaksın anlamına gelmez canım. Ne olur bu karamsarlığı bırak artık kendini üzme. Yaşandı bitti geçti gitti. Güzel bir hatunsun aynaya hiç bakmıyor musun kara gözlüm? Gözde'm sen benim canımsın...{Aşk bir kere çalar insan kapısını. Açtın açtın kapıda bekler içeriye alman için,
İçeri alınmayan aşk çeker gider.
Geri döner mi bilmem.
Bir daha ilk heyecanla sevebilir misin?
Hiç bilemem, gözler özlemle geçmişini
Arar bir umuttur bulurum der.
Aşkı bıraktığın yerde bulamazsın, Çünkü yok olup gitmiştir...}"Hadi bakalım çay hazır bugün de patatesli poğaça aldım sen seversin birlikte yiyelim."
Yerden kalktı arkadaşına elini uzattı.
"Tut elimi kaldırayım seni aşktan başın dönmüştür, kalkamazsın sen şimdi."
Aysima gözlerini arkadaşından ayırmadan bakıyordu. Hareketleri hiç boşuna getirmiyor, her şeye boş vermişti. Umutsuzca veda edermiş gibi bir ifade vardı. Belli etmese de çok korkuyor tek bir ailesi vardı o da Gözde idi. Uzatılan eli tutarak kalktı. İçindeki korkuyor belli etmeden konuşmaya çalıştı.
"Poğaça mı? hayır diyemem ayrıca sana da hayır diyemem biliyorsun değil mi? Benim ailemsin ikinci bir dünyam yok benim."
Boynuna sarılmıştı Gözde'nin gözleri bir boşluğa kaydı. Nasıldı içini okumuştu bu dünyadan göçüp gitmek, bütün acılarından kurtulmak;
" Şimdi değil güzel kız"
" Anlamadım şimdi ne değil. "
" Bebeğim masaya geç ben çayları alıp hemen getiriyorum .Müşteriler gelmeden çayımızı içelim sürekli kaldırıyorlar, insanların istekleri bitmiyor."
"Tamam bebeğim."
Aysima'nın içinde tarif edilmez acı oluşmuştu .Ne yapsa da yanmasını durduramıyor, korku her geçen saniyede artan bir sancı, ihtimal de vermiyordu kendine zarar veremez diyordu. Son zamanlar da dalgınlığını göz önünde bulundurursak haksız da sayılmazdı. Mutsuz, sessiz vedalaşmalar da hesaba katıldığında da haklılık payı vardı. Her zaman olduğu gibi denize bakan tarafta masaya oturdular, uzaktan arkadaşını izliyordu.
Elleri titriyor gözleri dalıyor hayattan tat alamıyor, insan kaderine küsmüş, kabuğuna çekilmiş sanki kırılma anı bekler gibi.
"Evet arkadaşım çaylar da geldi. Anlat bakalım akşama ayaklarını yerden kesen aşkınla buluşacaksın. Unutma ilk izlenimler çok önemlidir. Etkilemek lazım gözler derin ve anlamlı bakmalı, masada karşısında otururken kararlı ve dik olmalısın o kadar kolay elde edemeyeceğini bilmeli yalnız salatayı yerken üç parmak kullanma olur mu? "
" Yaaa dalga geçme benimle. "
" Ama öylesin bebeğim adamı ürkütme nikahtan önce imzanı atınca istediğin şekilde yemeğini yiyebilirsin. Bu da vardı değil mi? Evli olup olmadığını bile bilmiyoruz."[Belirsizliğe giden bir yol, o yolda yürüyen bir aşık!
***Merhaba arkadaşlar :
Bu yolun sonu nasıl biter yorumlara yazın lütfen...***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHENK 🦋
Ficção Geral"Anne nasıl yaptın bunu nasıl? " Sana anne demeye bile utanıyorum. Sen babamın aşkına ihanet ettin. Her gece başka bir erkekle resmen kendini satıyorsun " " Kes sesini benden utanıyorsun öylemi. Kardeşin hasta ve nefes almasını istiyorum. Çıktığı he...