Kalem✏️

13 0 0
                                    

"Ah be ablam söylemiştim sana  acıması yoktur diye." 
Yüzüne baktı o bakışlardaki acı her şey anlatıyordu. Pavyondan minik adımlarla ilerledi. Çıkışta duvara sırtını dayadığı gözyaşlarını sildi. "Aysima kızım senin yolunu sonu buraya kadarmış. Hayat dolu kız şimdi hani nerede, hayata pozitif bakan, insanları seven kadın nerede?
Çiçeklerin içinde  mis gibi kokan kadından eser kalmamış şimdi ise menfaat kokusu üzerine sindi. Çirkinlik sindi üzerine masumiyetin yok olup gitti be kızım...
Şimdi iki evladının yüzüne hangi yüzle bakıp sevdiğin adamın masum toprağına nasıl el süreceksin. Artık lanetlendin sen. "
    Düşünceler içinde hastaneye doğru ilerledi. Altay arabadan indi pavyona doğru yürüyüp içeriye girdi. "Çalışanlara beni patronunuza götürün."
" Gel abi götüreyim. "
Çalışan üst kata çıkartıp;
" İşte odası  abi. "
Aşağıya inip işine devam etti.
     Kapıyı vurmadan içeriye girip kendinden emin havalı şekilde koltuğa oturdu...
Patron Altay'ın rahat hareketlerini şaşkınlıkla izledi. İçinden:
" Canına susamış budala diye geçirdi."
Hiddetle elini masaya vurup konuşmaysa başladı.
"Küstah kimsin sen  hangi ücretle karşımda geçmiş böyle otura biliyorsun yürek mi yedin?
" Kısa ve net konuşacağım az önceki kadını bu gece masamda görmek istiyorum. Kim olduğuma gelince senin sahibinim. "
Elindeki yüklü miktarda para olan zarfı adamın masasına attı. Hiddetli   adam şaşkın ve de parayı görünce gözleri yıldız gibi parlamaya başlamıştı. Az önceki Kabadayılığının yerini sadık bir köpek gibi konuşma almış.
" Tabii ki efendim nasıl isterseniz." "Hizmette kusur olmasın."
Emin olun olmayacaktır  memnun kalacaksınız teni de  kokusu da harika."
Altay gözlerine baktı oturduğu yerde kalktı.
" Bizim kitabımızda isteksiz kadına dokunmak yoktur. Görüyorum ki siz bu duygudan mahrum kalmışsınız."
     Pavyondan çıkıp arabasına bindi koltuğuna oturdu direksiyonun elini vurdu.
"Hayvan herif güzel kadını görünce dayanamamış, o yüzden perişan haldeydi. Bir gece daha sabret  sana dokunulmasına izin vermeyeceğim. Sadece kızına vereceğim ders için seni kullanacağım. Hastanenin bütün masraflarını üstlenip, Erva'ya uygun iliği  bulacağım. Sadece bir gece, sonrası olmayacak."
     Arabasını çalıştırıp üniversiteye doğru gitti. Okula gidince gözleri Yasenna'yı  aradı. Çok garip gözler onu görmek  için can atıyordu. Etrafında  göremeyince kalbinde ince bir sızı hissetti. Ne kadar kendine yediremese de öfkesi duygularını bastırsa da saçının bir telini  görebilmek için can atıyordu. "Çalışkan öğrenci nerede olur tabii ki sınıfta."
Sınıfın kapısına gelince çizim yaparken gördü. Bir müddet izledi uzun saçları önüne dökülüyordu. Tükenmez kalemi alıp saçlarını toparlayıp topuz yaparak kalemle tutturdu. Her hareketi Altay'ın keyif almasına neden oluyordu. Kül Kedisi'ni alıp onu hiç kimsenin göremeyeceği bir ülkenin ıssız köşesine götürüp sadece kendinin görebileceği bir hayat olsun istiyordu. Farkında değildi ama kendinden bile kıskanıyor ve sakınıyordu.
     Kalemi yere düşünce almak için eğildi. Altay  hızlı adımlarla ilerleyip kalemin üzerine bilerek bastı. Yasenna kalemin üzerindeki adımı görünce kim olduğunu düşünmeden anlamıştı. Başını yerden kaldırdı. Altay'ı görünce;
"Yine mi sen ya, çek  ayağını."
" Yine ben tahammülün yoksa çekip gidebilirsin okuldan."
"Senin isteğine göre yaşantıma yön veremem. Hayırdır bu özgüven nereden geliyor söyle bende bilelim." "Bendeki  özgüven senin gibi ezik insanlar da olamaz. Arama yani bulamazsın."
Bir adım  ileriye atıp Kül Kedisi 'ni anfiye ile kendi arasında sıkıştırdı. Ellerini iki yanına saldı kaçacak alan bırakmadı. İstese de istemese de nefesini nefesinde hissedecekti. Gözler birbirlerine bütünleşmiş gibi bakıyordu. Güzel kız bakış açısını değiştirmek istedi. Onun için içten içe eriyen kalbini görmesini istemiyordu. Bir an  gözleri alev topuna döndü. Altay o alev topuna dokunmak isteği uyandı.

      Kalemi saçlarının arasından yere düşmüştü. Saçları önüne dağıldı. Dağılan saçları arasında havası değişmişti. Atay kendini tutamayıp yüzünü avuçlarının arasına alıp öpücük kondurdu. Hiç makyajı olmayan bir cilde dokunmuştu. Tadı da kokusu da bir başkaydı. Öpücüğe kendine ölesiye kaptırmıştı. Aldığı tat onu güzelin dudaklarına mühürlüyordu. Vücuduna ılık ılık sıcaklık, ayaklarını yerden kesen, göğüs kafesinin inip çıkmasını sağlayan heyecanlarının en tatlısıydı.
     Kendini kaptırmış bu an ve tat hiç gitmesin, ölüm gelecekse eğer güzelin dudaklarından gelsin istiyordu .Nefessiz kalan genç bir saniyelikte olsa nefes alma istemişti. Ara verip gözlerine bakıp dili lal olmuş, öğrenmiş olduğu bütün güzel cümleleri unutmuştu. Büyülü dudakları öpme arzusu kavuruyordu içini. Öpmeye yeltenince   yüzüne sert bir tokat geldi.
    Öfkesini içinde  saklayamadı. Ayağının altındaki kalemi bir tekme attı. Duyguları kabul görülsün istiyordu peşinde pervane olsun aşkımdan ölsün istiyordu. Kabul ediyordu Kül Kedisi diğer kızlara benzemiyor benzese de istemiyor sadece kendine ait olsun istiyordu.   
    Arkasını dönüp giderken geri dönüp yüzüne baktı.
"Senin canına okuyacağım kanser kardeşin için ayaklarıma kapanacaksın."
"Öğrendin demek."
"Çok zavallısın benim sahip  olamayacağım bir dünya yok. Yarın bu okuldan defolup gideceksin."
Kapıdan Eleda ile karşılaştı eliyle ettirip yoluna devam. etti .

⏳Öfkesine  kapılıp içindeki açan gülü göremeyen kördür.
Gururunu ön plana alıp duygularını arka planda  yer veren yine kördür.  Yaşamak lazım yarının bizlere sürprizleri vardır.
Belki de son nefestir aldığımız.
Dünya gözüyle gördüğümüz son bakıştadır.
O yüzden hayati erteleme...⏳

        AHENK 🦋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin