Hande
Bir süre sonra yeniden sahneye gelen grupla beraber hepimiz oraya baktık. Meris tüm takıma sempatik geldiği için herkes onunla az çok ilgileniyordu. Arkadaşları sahnede şarkıyı söylemeye başladığında masasında tek başına oturup sigara içen Meris'i görmek hepimizi şaşırtmıştı. Aramızda "Acaba neden çıkmadı?" konuşmaları geçerken Zehra ayağa kalkıp "Ben gidip sorarım" dedi. Bu samimiyetin kaynağını merak etsem de sakince yerimde durdum Zehra'ydı bu sonuçta, hep insan canlısı. Kendime işaret bekleyeceğime dair verdiğim sözü hatırlattım kendime ve neler olup biteceğini izlemeye başladım. Zehra Meris'in yanına gitti ve konuşmaya başladılar. Bir süre sonra Meris ayağa kalkıp Zehra'ya elini uzattı fakat Zehra onu kendine çekip ona sarıldı. Meris yine şaşırmış gibi duruyordu ve doğru düzgün karşılık vermedi. Bu durum beni gülümsetti.
Zehra yanımıza geldiğinde konuştuklarından bahsetmişti. En son bana dönerek Meris'in "Hande'yle de konuşmuştuk aslında" cümlesini, belki de sitemini, iletti bana. Karşılıklı kurduğumuz iki cümleyi Zehra'yla olan tüm sohbetine denk tutması ve ikimizle de sohbet ettiğini söylemesi beni sevindirmişti. Sahneye dönecekken Saliha'nın bugünkü maçla ilgili söylediği bir şeyle ilgimi ona verdim. Tam o an duyduğum cümleyle şok içinde Meris'e döndüm. Video çektiğim ve bir kaç yerde bahsettiğim şarkıyı unutmamış olması ve bunu bana bakarak söylemesi beni şaşırtmıştı. Sandığımdan daha çok ilgileniyordu sanırım benimle, ya da bizimle.
İçinden gelen şarkıyı söyleyeceğini duyduğumda gelecek şarkıyı merak etmiştim. Kurduğu ilk cümleden beri gözlerimin içine bakıyordu ve bundan asla vazgeçmeyecek gibiydi. Kurduğu o cümlelerden sonra yüzüme bakarak söylediği o şarkı beklediğim işaretin ta kendisiydi.
Ebrar'ın, Meris'in bana yürüme sanatıyla ilgili zırvalıklarıyla ona döndüm ve takımdan birkaç kişinin bakışlarını üzerimde hissettim. Bu utanmama sebep olmuştu. Başımı önüme eğdim ve bardağımla ilgilendim bir süre. Dayanamayıp başımı tekrar kaldırdığımda Meris'in hala bana baktığını gördüm. Bakışlarını benden ayırdığı tek an gözlerini kapattığı anlardı. Yüzündeki sakin gülümsemeyle söylediği şarkı sanırım bugünden sonra favori şarkım olacaktı.
Şarkı bittikten sonra herkes alkışlamaya başladı. Bizim takımdan bana imayla gülen kişiler zaten yeterince utanmama sebep olurken bir de baterist ıslık çalıyordu. Onlara baktığımda Meris'in ona bir şeyler dediğini duydum. Sahnenin yakınındaydık ama o kısık sesle konuştuğu için ne dediğini anlamamıştım. Bateristin ona ilan-ı aşk etseydin kardeşim dediğini duyduğumda kendimi tutamayıp güldüm ama bana asıl kahkaha attıran şey Meris'in arkadaşına "bağırma ayı" diye çıkışmasıydı. Bu konuşmaları tek duyan ben değildim maalesef. Simge, Ebrar, Tuğba ve İlkin'de anıra anıra gülüyordu.
Grup başka bir şarkıya geçtiğinde Ebrar ve Tuğba ikilisi benimle uğraşmaya başladı. Utandığımı fark eden Meryem onları ustalıkla başımdan aldı. Minnet dolu gözlerle ona bakarken bana öpücük atıp önüne döndü ve saatin geç olduğunu artık kalkması gerektiğini söyledi. Takımın çoğu onunla beraber kalkmıştı. Sona Simge, İlkin, Cansu, Saliha ve ben kalmıştık. Meris'le o şarkıdan sonra da arada göz göze gelmiştik. Son yaptıklarından sonra onunla her göz göze gelmem kalbimin ritmini değiştirmeye başladı.
Şarkının sonunda Meris sahnelerinin bittiğini ve çıkacakları diğer günleri söyledi. Tekrardan gözlerimiz buluştuğunda yeniden gelmemizi istediğini söyledi ve sahneden indiler. Müziğin bitmesiyle Cansu, İlkin ve Saliha da kalktı. Simge'yi zorla biraz daha oturtmuştum ama sanırım Meris'in kulisten çıkacağı yoktu. Kalkıp hesabımızı ödedik ve anahtarları Simge'ye verip arabaya geçmesini, lavaboya gidip geleceğimi söyledim.
Lavabodan çıktıktan sonra bir umut yine mekanın içine bakındım ve aradığım kişiyi üstünü değiştirmiş vaziyette barda otururken buldum. Bir kaç saniye olduğum yerden onu izledim. Cesaretimi toplayıp onunla konuşmak istediğime karar verdim. Bir kere de kalbimin sesini dinleyeceğim sonu nasıl olacak hep birlikte görürüz. Üstümü düzeltip kendime verdiğim gazla yanına yaklaştım, seslendim fakat duymadı. Omzuna dokunduğumda irkilerek bana döndü.
Meris
Dönmez olaydım. Her seferinde bir adım daha yakınımda oluyordu bu kadın ve ben en sonunda aklımı yitirecektim galiba. Kalbimin hızının anında değiştiğini hissederken derin bir nefes aldım.Hande: Seslendim ama duymadın haliyle, korkutmak istememiştim pardon.
Meris: Yo-Yok yok sorun değil. Oturmak ister misin?
Hande: Oturamam. Yani şey gitmem lazım, eve gitmeyi hiç istemiyorum aslında ama Simge arabasını almamış onu eve bırakmam gerekiyor. Sadece teşekkür etmek için yanına gelmiştim. Yani şey için teşekkür, şey... Bu güzel gece için, sesin gerçekten çok güzel
Meris: Asıl ben teşekkür ederim, her zaman beklerim. Hep buradayım ben.
Hande: Maçlarımızı izlemeyi seviyormuşsun Zehra'dan duyduğuma göre, biz de seni her zaman bekleriz. Desteklediğin bir takım varsa onunla olan maçımızda denk geliriz belki.
Meris: Desteklediğim takımın her maçında denk geliyoruz zaten
Hande: Yaaa Eczac-
Simge: Handan hadisene kızım ağaç ettin beni burda kaç promilsin belli değil zaten anahtarın da bende basıp gidicem kalkcaksın burda he
Hande: Singe sal beni istemiyom ev Singeee. Sarhoş da değilim ayrıca o kadar içmedim. Bak tatil başladı nolur biraz daha dışarda eğlenip dans etsek ya
Simge: Yaşlı diye diye yaşlı ettin beni halim kalmadı hadi bak sonra yine çıkarız beni azad et lütfen
Hande: Üç yaşında çocuk kandırıyor sanki
Son cümlesiyle suratı asılan Hande'yi görünce kendimi tutamayıp tatlı yüz ifadesine gülümsedim ve kendi bacağıma sıkan bir teklif yaptım.
Meris: Bölüyorum ama yanlış anlamazsan bana eşlik etsene eğer sen de istersen. Gitmek istemediğin için söylüyorum yanlış anlama. 15 dakika mesafede kumsalda çok güzel bir yer var, oraya uğramadan eve pek gitmem ben, genelde hep tek giderim ama istersen senin için bugün bu prensibimden vazgeçebilirim. Lütfen yanlış anlama ama tamemen sen ev isteme-Hande: Meris susacak mısın artık? Neyi yanlış anlayabilirim ki zaten. Araba sende kalsın Singe, alırım sabah ben senden.
Simge biraz şaşırmış biraz da muzip bir gülüşle bize iyi eğlenceler dileyip gitti. Hande elimdeki dolu bardağa bakıp yanıma oturdu ve neyle gideceğimizi sordu. Ona yanımdaki kaskı gösterdim. Hoşuna gitmiş gibiydi yüz ifadesi.
Kıyafetine baktığımda üzerine hiçbir şey giymeden çıkarsa motorda üşütebileceğini düşündüm. Yanında bir şey olup olmadığını sorduğumda masumca başını iki yana salladı. Her hareketinden sonra nabzımla aynı orantıda onu öpme isteğim de artıyordu. Ona beklemesini söyleyip kulise geri döndüm. Sanırım arkadaşlarım biz konuşurken gitmişlerdi, büyük ihtimalle bölmek istemedikleri için de selam vermemişlerdi. Dolabımdaki deri ceketi ve diğer kaskı alıp yanına geri döndüm. Ona uzatıp giymesini bekledim. O mükemmel gülüşüyle elimden aldı ceketi. Ben de ceketimi giydim ve elimi bardağıma uzattım. Hande bardağa uzanan elimi tuttu ve konuşana kadar geçen iki saniyede sadece bileğime dokunduğu için kalbimin hızının nasıl doksandan sekiz yüze çıktığına anlam veremedim.
Hande: Bizi öldürmek gibi bir planın yoksa daha fazla içmemelisin. Sarhoş olduğun için ölürsem çok üzülürsün sonra
Meris: Bünyem dayanıklıdır ama haklısın sen varken daha fazla içmemeliyim. Kılına zarar gelmesine izin vermem ama merak etme
Hande(fısıldayarak): Şüphem olsa şu an evimde olurdum zaten
Meris: Efendim?
Hande: He hiç ya öyle kendi kendime şey ettim.
Ona bakıp gülümsedim artık gitmek için hazırdık. Elime kaskları almak için arkama döndüğümde en yanlış zamanda en yanlış şey oldu. Ece.
Ece: Aşkıım, bugün seni göremeyeceğim diye çok korktum Meris.
Aşkım dedi. Bana sarıldı. Bunu Hande'nin duyabileceği bir sesle söyledi. Onun gözünün önünde bana sarıldı.Bizim hayalleri siyah poşete koy usta...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans
FanfictionHande Baladın fan kurgudur. Hande takımdan kimseyle shiplenmeyecek, hatta takım ve kamp konusu doğru düzgün işlenmeyecektir. Canım sıkıldığı için yazıyorum. G×G hikaye. Fobiklere şimdiden açık yollar diliyorum.