Meris
Kendimi odama attığımda ellerimi yüzüme kapatıp derin bir nefes aldım. Bu durumdayken bile Hande'yi üzdüğüm için kendime sinirleniyordum. O an onun yanımda olduğunu hatırlasaydım asla öyle bir cümle kurmazdım. Hızla üzerimi değiştirip kendimi odamdaki balkona attım ve bir sigara yaktım. Eskiden bu kadar çok içmezdim, artık arada derin nefes alamadığımı hissediyordum. Kendimi düşünmeyi bırakıp Hande'yle yapacağım konuşmaya odaklandım. Aklımdan söyleyeceğim şeylerin provasını yaparken üst üste yaktığım üçüncü sigara da bitmişti. İzmariti balkondaki dolu küllüğe basıp onu da bir ara boşaltmayı aklıma yazdım. Son kez elime yüzüme bir su çarpıp bahçeye indim.
Bahçe kapısına yaslanıp koltukta oturmuş sohbet eden kızlara baktım. Deniz de uyanmıştı ve Hande ona derdini anlatıyordu sanırım.
Hande: Yüzüme vurma daha fazla Deniz. Geberiyorum zaten pişmanlıktan, görmüyor musun halimi? Saçma bir dönemde aldığım ani kararın cezasını yeterince çekiyorum. Haklıymışsınız, yapamazmışım ben Meris'siz. Haklıymışsınız hepiniz tamam kabul.
Deniz: Ani verebilecek bir karar değildi bu. Neler yaşattın ikinize de, gerek var mıydı? Ağır gelince gelmiş Meris'le barışmaya çalışıyorsun. Kaybettin onu Hande. Geri-
Meris: Deniz yeter.
Kızların hepsi bana dönmüştü bir anda. Yasemin yanıma gelip koluma dokunmuştu, dokunduğu kolumu omzuna atıp onu kendime çektim.
Yasemin: İyi misin?
Meris: Sence?
Deniz: İşte bu yüzden yetmez Meris. Tamam Hande'yi çok seviyorum ama ben seni de sokakta bulmadım.
Meris: Canımı sokakta buldum ve geri bıraktım orada. Yaşıyorum inatla, bu benim intiharım. Demiş şair.
Deniz: Bu senin intiharın, doğru demiş şair. Devamını da düşününce hele, sayesinde kendinden vazgeçtiğin geceleri de ben çok net hatırlıyorum.
Yasemin: Deniz yeter gerçekten. Meris'e de zarar veriyorsun böyle konuşarak. Yapma.
Deniz: Ben veriyorum Meris'e zarar aynen.
Deniz hızla kalkıp uzaklaşırken kolumu Yasemin'den çekip Deniz'e bakmasını, yanlış anladığını söylemesini ve kendi dahil kimseyi üzmesini istemediğimi iletmesini söyledim. Yasemin hızla Deniz'e yetişmeye çalışırken yeniden kızlara döndüm.
Simge: Yasemin'le iyi anlaşıyorsunuz sanırım?
Meris: Bu da Hande'nin ima ettiği şey için sorulmuş bir soru mu? Yoksa öylesine kurulmuş bir cümle mi?
Simge: Hayır Meris. Bu kadar sürede böyle bir şey yapmayacağını biliyorum ben senin. Sadece şaşırmıştım.
Meris: En azından sevgime inanıp güvenen biri var.
İkili koltukta oturan Zehra'nın yanına oturdum ve dizine yatarak bacağımı koltuğun yanından uzatıp bir sigara daha yaktım, Zehra'nın eli saçlarımı bulmuştu. Bacağımı uzattığım kısmın yanında kalan koltukta oturan Hande'nin konuşmasıyla kapattığım gözlerimi açıp ona döndüm.
Hande: Bacağına bakabilir miyim?
Meris: Anlamadım?
Hande: Yara izin gözüme çarptı da, sana sormadan yaklaşıp dokunmak istemedim. Bana dokunma diyorsun ama sağlığınla ilgili bir şey bu ve ben seni merak ediyorum. Bakabilir miyim?
Meris: Yani, aslında iyiyim ama. Tamam. İçin rahat etsin.
Yeniden gözümü kapayıp başımı geri atmıştım. Dizimin ve bileğimin iç kısmında altı yedi santimetrelik dikiş izleri vardı. Hande'nin elini dizimin biraz üstüne koyup parmağıyla yara izimin üstünü okşamasıyla elimdeki sigaradan derin bir nefes çekmiştim. Dokunduğu her yeri yakıyordu yine. Bir süre sonra geri çekilmeyince ben kalktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/315328727-288-k998189.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans
FanfictionHande Baladın fan kurgudur. Hande takımdan kimseyle shiplenmeyecek, hatta takım ve kamp konusu doğru düzgün işlenmeyecektir. Canım sıkıldığı için yazıyorum. G×G hikaye. Fobiklere şimdiden açık yollar diliyorum.