Hande
Meris'in yanından dönmemin üstünden iki hafta geçmişti ve Meris hala dönmemişti. Arada konuşuyorduk, o beni arıyordu ya da ben onu arıyordum. İyiydik. Halletmiş gibi duruyordu. Buna rağmen hala dönmemesi beni üzüyordu. Üstelik son bir haftadır yanında sürekli bir kız vardı, sosyal medyadan görüyordum. Tabiki Meris'in sadakatinden şüphe duymuyordum ama ona yaklaşan insanları da görmüştüm. Meris hiçbirine yüz vermese de açık açık defol git de dememişti.
Kız sürekli Meris'leydi. Anladığım kadarıyla beraber müzik yapıyorlardı. Basıp yanlarına gitmek istesem de gitmemek için önemli bir sebebim vardı, Meris bana benim sana gelmemi bekle demişti. Sabırla bekliyordum.
Yarın doğum günümdü. Meris'le olmak isterdim. Meris olmayacağı için doğum günü falan da umrumda değildi. Fakat karşımda oturan Simge benimle aynı fikirde değildi.
Simge: Hande hadi diyorum. Kalk hazırlan dışarı çıkalım. Milli takımdan herkes gelecek diyorum, hepsini çağırdım.
Hande: Simge hiçbir şey yapmak istemiyorum.
Simge: Oturup Meris'le olan fotoğraflara ve videolara dalmak dışında bir şey yapmak istemiyorum diyecektin herhalde?
Hande: Evet. Çok özledim Simge.
Simge: Ee Handan'ım üzgünüm ama biraz da senin tercihin. Yapmasaydın o hatayı şu an yanında olurdu Meris, uzakta durmak istemesine gerek olmazdı.
Hande: Sağol Simge.
Simge: En azından seni affedeceğini söylemesine mutlu olamaz mısın?
Hande: Çok mutluyum zaten.
Simge: Aynen. Belli suratından.
Hande: Özledim diyorum anlamıyor musun kadın sen?
Simge: Kalkıp benimle gelmezsen daha çok burada oturup Meris'i özlersin sen.
Hande: O ne demek?
Simge: Benimle gelirsen kafan dağılır, iki insan yüzü görmüş olursun demek. Burada böyle oturursan bütün gece bunu düşünüp Meris'i daha da özleyeceksin. Hem herkes geliyor Hande hadi ya
Hande: Ay tamam. Tamam sus yeter. Hazırlanıp geliyorum.
Simge beni ikna etmenin mutluluğuyla bekliyorum deyip telefonunu eline almıştı. Odama girdiğimde dolabımı açıp karşısında dikildim. Bir anda kapımın açılmasıyla olduğum yerde sıçramıştım.
Hande: Oha Simge! Aklımı aldın.
Simge: Pardon canım. Düzgün bir şeyler giy.
Hande: Ona da karış Simge.
Simge: Karışıyorum işte. Düzgün giyin dediysem düzgün giyin. Güzel bir yere gideceğiz. Hatta sen al şunu giy.
Cevabımı bile beklemeden siyah yazlık elbisemi elime tutuşturup odadan çıkmıştı. Doğum günümü kutlamaya çalıştığının farkındaydım. Saat zaten dokuzdu yani on ikiye az kalmıştı. Yaptığı şeye ve oraya gelecek herkese minnettardım. Bunu beni sevdikleri için yaptıklarını biliyordum ama oraya gitmek yerine Meris'in aramasını beklemek istiyordum. Meris'in olmadığı bir yere doğum günü kutlamaya gitmek istemiyordum. Meris'in attığı son fotoğrafın üstünden daha bir saat bile geçmemişti ve attığı fotoğrafta Aden'leydi. Orada olması imkansızdı yani. Belki gelmesi için biraz umudum olsa daha istekli olabilirdim.
Hazırlanıp Simge'nin yanına döndüğümde evden çıktık. Simge'nin arabasıyla gidecektik çünkü gece bende kalacakmış ve ben büyük ihtimalle Meris yok diye çok içecek, araba kullanamayacak halde olacakmışım. Bu Simge'nin fikriydi. Haklılık payı var mıydı, kesinlikle evet.
![](https://img.wattpad.com/cover/315328727-288-k998189.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans
Fiksi PenggemarHande Baladın fan kurgudur. Hande takımdan kimseyle shiplenmeyecek, hatta takım ve kamp konusu doğru düzgün işlenmeyecektir. Canım sıkıldığı için yazıyorum. G×G hikaye. Fobiklere şimdiden açık yollar diliyorum.