Merhabalar, vaziyetler nasıl?
Size sonuna kadar aşırı tatlı olan ve sonu kaosla biten bir bölüm getirdim.
Bu bölüm çok uzun oldu arkadaşlar ve çok da sindi içime. Siz de seversiniz umarım.
Yenisinin gelmesi için sizin de yorumlarda yardırmanız gerekiyor. Satır arası yorumlarda kendi rekorumuza koşalım lütfen.
Sizsiz yazamıyorum, bütün hevesim kırılıyor siz bölümleri ghostlayınca :(
Meris
Gözümü açtığımda Hande hala uyuyordu. Saliha'nın da uyuduğunu tahmin edebiliyordum. Hemen yanıma dönüp huzurla uyuyan sevgilimin güzel yüzünü izledim biraz. Uyandırmadan sevdim ufak ufak. Öleceğim. Hem aşkından hem güzelliğinden öleceğim. Çok ama çok şanslıyım ben ya. Dayanamayıp Hande'nin boynuna eğildim ve kokusunu içime çektim doya doya. Mırıldanmasıyla geri çekilip dudaklarına ufak bir öpücük bıraktım.
Meris: Daha çok erken bitanem uyu biraz daha, ben uyandıracağım seni.
Anladığından bile şüpheliyim şu an. Uyanınca hatırlamayacak bu anı mesela. Üzerimdeki bacağını ve kolunu çekmesini sağlayarak kalktım yataktan. Hızlıca bir duş alıp mutfağa geçtim hemen. Çok açım. Ve her şeye rağmen keyfim çok yerinde bugün, günün her dakikası sevgilime yavşaklanacağım kesin. Bıkmasa bari.
Güzel havayı fırsat bilerek bahçeye hazırlamıştım kahvaltıyı. Önümdeki tavanın pişmesini beklerken sabah sabah nereden aklıma geldiğini bilmediğim şarkıyı söylüyordum. Hande duysa atak geçirirdi herhalde.
Bi' sürü seçenek olsa da
Yok sen gibisi, inan bana
Sana kapım açık her zaman
Olurum seninle tastamamBu gece yalnız olmamam gerek
Beni biliyo'sun, anlamam
Azalıyo' bi' de, bak, zaman giderek
Et acele daha da geç olmadan
Boş ver inadı artık, bırak olurunaGel de yatağım ıslansın
Hande: Sabah sabah cinnet mi geçireyim istiyorsun hayatım? Son sözlerin mi olsun bu şarkı?
Hande'nin sinirle söylemesiyle korkudan olduğum yerde sıçramıştım. Elimi kalbime koyup derin bir nefes almamla gülmüştü sevgilim. Ölürüm gülüşüne ama. Dibime girdiğinde karnımda baskı hissetmemle ne yaptığına baktım şaşkınca.
Hande: Deşerim seni Meris
Meris: Kaşığın arkasıyla mı? Hii çok acıtır.
Korkmuş gibi Hande'ye bakmamla yeniden büyümüştü gülüşü. Ama bu mesafeden bana böyle gülerse sonu hoş olmayabilir. Tutamam kendimi öperim. Öpeyim hatta. Ayrılınca öperken elinden aldığım kaşıkla çenesine vurdum hafifçe.
Meris: Neyse ki çok aşıksın ve aklını başından alıp canımı kurtarabiliyorum.
Söylediğim şeye gülerken sarılmıştı bana. Boynumdan sertçe ısırmasıyla daha da gülmüştüm.
Meris: Ne o şimdi de ısırarak şah damarımı mı koparmaya çalışıyorsun?
Hande: Ne bu neşe sabah sabah?
Meris: Çok güzel rüyalar gördüm ondandır.
Hande merakla ne gördüğümü sorarken bir süre cevap vermemiştim ona. Rüya falan görmemiştim. Merağı gittikçe kıskançlığa dönüyordu. Kullanayım bari bu merağını.
Hande: Ne gördüysen anlatamayacak kadar! Söylediğin şarkıda da hayır yoktu zaten!
Tam arkasını dönmüş gidecekken sımsıkı sarılarak sırtını göğsüme bastırdım. Ama ben çok özlemişim bu kadını. Bir elim tişörtünden içine kayıp karnını okşarken diğer elimde şortunun kapatmadığı bacaklarına kaydı. Saçlarını toplaması sayesinde rahatça öpebiliyordum ensesini ve boynunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans
Fiksi PenggemarHande Baladın fan kurgudur. Hande takımdan kimseyle shiplenmeyecek, hatta takım ve kamp konusu doğru düzgün işlenmeyecektir. Canım sıkıldığı için yazıyorum. G×G hikaye. Fobiklere şimdiden açık yollar diliyorum.