Meris
Tatilden döneli bir hafta, ben Hande'yi görmeyeli üç gün olmuştu. Gözümü onsuz açmaktan nefret ediyordum. Milli takım antrenmanları başladığı için gününü orada geçiriyor ve akşam kendi evine gidiyordu, ilk antrenmanından sonra buraya gelmişti ama ertesi sabah antremana gittiğinden beri ne buraya geliyordu ne de beni çağırıyordu. Görmeyi bırak doğru düzgün konuşamıyorduk bile ve ben onu çok özlemiştim. Bacağım ilk iki gün beni çok zorlasa da sonrasında ağrılarım geçmişti. Artık tamamen iyiydim.
Bugün işe geri dönecektim. Sahneden önce Derin'le konuşmak istemiştim, yaptıklarını unutmuş değildim. Deniz ve Özgür de gelmek istediklerini söylediler. Onlar gelmeden önce kalkıp duşa girdim ve bir şeyler yedim. Deniz'in on dakika sonra geleceklerini söylemesiyle dört tane kahve yaptım.
Sonunda kapı çalmıştı. Arkadaşlarımı karşılayıp salona geçmelerini söyledim ve kahveleri alıp ben de yanlarına geçtim.
Özgür: Tamamen geçmiş gibi bacağın? Topallamıyorsun artık.
Meris: Geçti geçti.
Deniz: Yenge iyi bakmış belli, nerede o?
Meris: Antrenmanları başladı. Derin, nasılsın?
Derin: İdare ediyorum, sen?
Meris: Ben de öyle. Kaçmak yerine konuşsak ya artık?
Derin: Tabiki. Seni dinliyorum.
Meris: Hande'yle sorunun ne Derin? Neden ona öyle davranıyorsun? Neden Karya'ya numaramı verdin? Neden Hande'yle aramızı bozabilecek şeyler yapıyorsun?
Derin: Hande'yle sorunum yok Meris. Hande'yi sevdiğimi söyleyemem ama sevmiyorum da diyemem, benim önemsediğim sensin. Ben seni düşünüyorum. Yine aynı şekilde yıkılmamanı istiyorum. Üzgünüm ama Hande bana bu konuda güven vermiyor. O kadar kısa bir sürede ona bu denli bağlanmış olman beni geriyor. Yeniden düşmeni istemiyorum, o hallerini yeniden izlemek istemiyorum. Numara konusuna gelirsek de ben vermedim, biz sahnedeyken kulise girip telefonumdan kendi almış. Deniz'e söylemiştim hatta istedi numarasını falan diye, verecek olsam Deniz'e söyler miydim?
Sessizce dinlemiştim Derin'i. Haklılık payı vardı ama yine de bu şekilde davranmasını istemezdim. Numara verme konusunda yanılmış olmayı çok isterdim zaten, öyle de olduğu için mutluyum. Derin lafını esirgemeyen biriydi ve gerçekten vermiş olsaydı sebepleriyle beraber bunu bana söylerdi. Emindim çünkü onu çok iyi tanıyordum. Bu sorunun büyümesini istemiyordum. Derin'i kaybetmek istemiyordum ama aynı anda Hande'yi üzmesini de istemiyordum.
Meris: Numara verme konusunda beni hayal kırıklığına uğratmadığın için teşekkür ederim öncelikle. Hande'yi seviyorum Derin, ne olursa olsun Hande'yle olsun istiyorum. Düşebileceğimin ben de farkındayım ama senden bu ihtimal yüzünden böyle davranmamanı istiyorum. Sonu ne olursa olsun bu ilişkiyi yaşamak istiyorum, yanımda ol olur mu?
Derin: Tamam Meris, karar senin. Madem bu kadar seviyor ve istiyorsun tamam, düşersen de biz kaldırırız seni.
Meris: Her zaman ki gibi. Teşekkür ederim.
Bu konuyu da halletmiş olmak üstümden yük almıştı. Tüm gerginliğin dağılmasıyla oturup saatlerce sohbet etmiştik eski günlerdeki gibi. Üçünü de çok seviyordum.
Arkadaşlarım gittiğinde telefonu elime alıp Zehra'nın mesajıma cevap verip vermediğine baktım, vermişti. Ona bugün antrenmanlarının kaçta bittiğini sormuştum. Sahne saatinden bir buçuk saat önce bitiyordu.
Hazırlandım ve evden çıktım. Hande'nin yorgun olduğunu tahmin ettiğim için yol üstünde ikimize de kahve ve Hande için hafif atıştırmalıklar aldım. Gördüğüm çiçekçiye uğramayı da ihmal etmemiştim. Zehra'nın söylediği saatte kapıda olmuştum. Arabayı öndeki arabanın arkasına park edip indim. Kapıya yaslanıp şarkı mırıldanarak beklemeye başladım. Yanımdan gelen sesle oraya döndüm. Gördüğüm kişi beni şaşırtmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans
FanfictionHande Baladın fan kurgudur. Hande takımdan kimseyle shiplenmeyecek, hatta takım ve kamp konusu doğru düzgün işlenmeyecektir. Canım sıkıldığı için yazıyorum.