Kumsal Meselesi

813 39 86
                                    

Hande

Meris'in yorulduğunu söyleyip yanımızdan gitmesinin üstünden yarım saat kadar geçmişti herhalde, ya da Meris'siz geçen zaman bana çok uzun geliyordu bilmiyorum. Biz hala kızlarla denizdeyken arada gözüm ona kayıyordu. Uyuyor gibi duruyordu. Sabah çok erken uyandığını, denizde yorulduğunu ve şirket konusunun onu gerdiğini göz önünde bulundurunca bu kadar uyku sorunu yaşayan sevgilimin uyuyabilmesi beni mutlu etmişti. Neyse ki gölgeye uzanmıştı eğer güneşin altında olsaydı yanma ihtimali çok yüksek olurdu ve bunun olmasını engellemek için onu uyandırmak zorunda kalırdım.

Kızlarla denizde vakit geçirmeye dalmışken gözüm yeniden Meris'i aradı. Cemre'nin Meris'in yanına oturmuş onu izlediğini görünce beynime kan sıçramıştı yine. Bu kızdan kolay kolay kurtulamayacaktık anlaşıldı. Karşımdaki Saliha sinirle kilitlendiğim yere bakınca aniden panikle bana dönmüştü.

Saliha: Hande Meris uyuyor. Dalmıştır. Sabah çok erken uyandım dedi, yürüdü o kadar yorgundur hem.

Hande: Saliha ne anlatıyorsun Allah aşkına?

Saliha: Meris'in bir suçu olmadığını. Şu sinirinin Meris'e yansımasını engellemeye çalışıyorum.

Hande: Sevgisinden ve bağlılığından emin olduğum sevgilimi uyurken ona kimin baktığını fark etmediği için suçlamayacağım tabiki Saliha. Benim sinirimin Meris'le alakası yok. Şimdi izninle gidip sevgilimi öpüp bu sinirden arınmak istiyorum.

Denizden çıkıp Meris ve Cemre'nin yanına gittim. Havlumu Meris'in yastık olarak kullanması beni güldürmüştü, bu sinir seviyesinde bile hiçbir şey yapmadan beni güldürebiliyordu. Cemre'nin gerildiğini hissetmiştim, çok haklıydı gerilmeliydi de zaten. Beni görmesine rağmen hala istifini bozmadan oturması beni daha da sinirlendirdi. Meris'in havlusundaki boş olan kısma oturdum ve elimi hafifçe Meris'in karnına koydum, zaten uykusu çok hafifti ve birisi konuştuğu an uyanacaktı. Bunu düşününce Cemre'ye daha da sinirlenmiştim.

Hande: Cemre ne yapıyorsun burada?

Cemre: Oturuyordum. Hem gölge, hem Meris yalnız kalmasın dedim.

Hande: Meris uyuyor. Ayrıca ben buradayım, yalnız kalmaz Meris.

Cemre: Yoktun sen, o yüzden ben geldim. Denizde eğleniyor gibi duruyordunuz, dönmek istersen dön sen ben buradayım-

    Meris

Yanımdaki konuşmalarla gözümü açtım. Ne olduğunu anlamaya çalışırken belimin yan tarafına oturmuş ve karnımı okşayan Hande'yi gördüm. Saçlarından süzülen sular belime damlıyordu. Gözümü alamamıştım yine ondan. Cemre'nin konuşmasıyla şaşırmıştım, burada ne arıyordu ki? Söyledikleri Hande'yi sinirlendirecek şeylerdi. Hande uyuduğumu söylediğinde olaya dahil olmamın vakti geldiğini düşünmüştüm. Cemre'nin haddini bilmesi gerekiyordu artık, Hande'yle bu şekilde konuşamazdı. Cemre'nin sözünü keserek konuşmaya başladım.

Meris: Uyandım bebeğim, uyumuyorum. Her zaman yanımda olmanı çok seviyorum özellikle gözümü açınca ilk seni görmeye bayılıyorum.

Hande gülerek üzerime eğildi ve dudağıma uzun bir öpücük bıraktı. İşte bunu beklemiyordum, evin bahçesi sayılabilecek bir yer olduğu için bulunduğumuz kumsalda kimse yoktu. Sevgilim bunu fırsat bilmiş ve Cemre'ye onunla olduğumu kanıtlamak istiyordu yine.

Hande: Özür dilerim aşkım ben mi uyandırdım? Cemre'yi burada görünce bir şey söylemek için geldiğini düşündüm de onu soruyordum tam.

Meris: Ne özrü ya? Hep senin sesinle uyanayım ben, hep sen uyandır beni.

Şans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin