Aden

844 55 156
                                    

Hande

Önümdeki Meris'in arabasını takip ediyordum. Bu kadar sürede kimi kendine aşık etmiş olabilir ya bu kız? Rakibin diyor bir de Yasemin, gerçekten delirmek üzereydim. Telefonum çalınca Meris'in aradığını gördüm. Bekletmeden açtım.

Hande: Ne var?

Meris: Bu ne kibarlık?

Hande: Canım burnumda zaten Meris uzatma. Söyle ne oldu?

Meris: İleride duracağım biraz. İnmenize gerek yok. Bir şey alıp geleceğim hemen. Az kaldı zaten.

Hande: Ne alacaksın?

Meris: Hediye.

Hande: Pardon?

Meris: Hediye Hande. Elim boş mu gideyim?

Hande: Kapat telefonu Meris. Hızlı ol.

Bu neydi ya şimdi? Hediye diyor bir de bana utanmadan. Kısa bir süre sonra Meris sağa çekip durduğunda ben de arkasında durmuştum. Müzik aletleri satan bir yere girmişti. Bir de müzisyen bulmuş. Aklımı oynatacağım. Yanımdaki Simge ve Zehra gerginliğimin farkında oldukları için tek kelime dahi etmiyorlardı. Meris girdiği dükkandan çıktığında elinde çok da büyük olmayan bir paket vardı. Yeniden arabaya bindiğinde onu takip etmeye devam ettim.

Sahil kenarında bir yere gelmiştik. Arabayı Meris'inkinin yanına park edip indim. Meris'in mutlu olduğu her halinden belliydi ve bu beni daha da sinirlendiriyordu. Yasemin'le yolun karşısındaki salaş mekana doğru yürümeye başladıklarında onları takip ettik. Bahçesinden içeri girmemize birkaç adım kala Yasemin bana döndü.

Yasemin: Hande hazır mısın?

Hande: Kapat çeneni. O yanındakine de söyle gülmesin öyle.

Meris kahkaha atarak bana dönmüştü.

Meris: O mu oldum şimdi? Sabahtan beri canımlar birtanemler havada uçuyordu, ne oldu? Gerginsin deyince kızıyorsun bir de Baladın.

Hande: Gerginim evet. Gülme şöyle Meris gerçekten sinirleniyorum.

Meris yeniden gülmeye başlamıştı, yanıma gelip yanaklarımı sıkarak beni de gülümsetmeye çalıştı. Başaramayınca burnumun ucuna vurarak yeniden önünde olduğumuz bahçe kapısına yöneldi.

Meris: Birazdan gülümsersin zaten.

Gülümsermişim. Aynen. Bayağı yerinde keyfim. Sabır dileyerek Meris'in arkasından ilerledim. Kızlar da yanımdaydı ve Yasemin hala gülüyordu. Birkaç adım sonra Meris hafif öne doğru eğildi.

Meris: Pşt-pşt

Kime seslendiğine bakarken küçük bir kız çocuğunu gördüm. Üç dört yaşlarında sevimli bir çocuktu. Sesi duyduğu an oyuncaklarını bırakıp arkasına bakmıştı. Meris'i görünce gülerek Meris'e doğru koşmaya başlamıştı. Meris'e baktığımda çok mutlu gözüktüğünü fark ettim. Çocuk koşarak Meris'in kucağına atlamıştı. Meris çocuğu kaldırıp etrafında bir tur döndükten sonra kucağına almıştı. Yüzünden canının acıdığını fark ettim.

Hande: Meris, karnın?

Meris: Bir şey olmaz boşver.

Yüzündeki kocaman gülümsemeyle bana cevap verirken bir yandan kucağındaki çocuğa bakıyor, onu öpüyordu. Karnını gerçekten önemsemediği belliydi.

Yasemin: Panik seviyeni en alta indir, Aden Meris'in kucağından asla inmeyecek çünkü.

İsminin Aden olduğunu öğrendiğim çocuk Meris'in boynuna sarılmış gülüyordu hala. İzlemesi güzel bir tabloydu bu benim için, yüzüme yayılan gülümsemeye engel olmamıştım. Aden'in bana baktığını fark ettiğimde Yasemin beni kolumdan itmişti. Meris onun dediğine gülerken ben anlamamıştım.

Şans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin