Meris
Evime geldiğimizde Hande arabasını park edip indi, ben de kapımı açtım ve anında azar yedim.
Hande: Meris beklesene neden tek inmeye çalışıyorsun?
Meris: Bacağım kopmadı Hande, sadece biraz ağrıyor
Hande: Doktor çok basıp zorlamasın demiş ama?
Meris: Zehra belası söyledi dimi
Hande: Evet Zehra söyledi. Gel şimdi tut şu elimi
Meris: Ben senin elini yine tutayım, hep tutayım da ne olur yapma böyle ya. Valla kendimi daha da hasta gibi hissediyorum siz böyle yaptıkça
Hande: İyi tamam dikkat et ama
İnip gitarımı sırtıma takmıştım. Cebimden çıkarttığım anahtarla kapıyı açtım ve Hande'yi belinden tutarak eve yönlendirdim. Odanın ışığı yerine loş ışık veren abajuru yakmayı tercih etmiştim salona geçip oturduğumuzda. Koltuğa oturup bacağımı önümüzdeki sehpaya uzattım. Hande yanıma oturup bana doğru dönmüştü. Yüzümdeki yaralara bakıyordu. Elini hafifçe şakağımdaki kabuk tutmuş yaralarda gezdirdi.
Meris: İşte şimdi iyileşti
Hande: Hala zevzeksin. Doğruyu söyle bakalım şimdi canın ne kadar acıyor?
Meris: Acımıyor
Hande: Meris? Benden de mi saklayacaksın?
Meris: Tamaam tamam. Bacağım zorluyor biraz, kolum pek acımıyor aslında, şakağımdakiler geçti bile. Kaşım da acıyor arada
Hande: Kaşın daha kapanmamış gibi zaten. Nerede ilaçların?
Meris: Mutfakta, gel sana evi gezdireyim ve üstüne rahat bir şeyler vereyim sonra bakarız ilaçlara. Rahat hissedeceksen tabi? Burada kalmak zorunda değilsin Zehra abartıyor ben bakabilirim kendime.
Hande: Zaten üç gündür yanında olamadım bırak bari bugün seninle olayım
Meris: Rahat edeceksen benim işime gelir yanımda olman, senin için söyledim ben
Hande: Seninleyken, sana temas ederken rahatım zaten Meris. Hadi kalk bakalım şu dediklerini halledelim bir an önce.
Beni kırdığından beri sürekli o an söylediklerinin aksini gösteren şeyler yapıyor ya da söylüyordu, farkındaydım ve bu hoşuma gidiyordu. Dikkat ederek yerimden kalktım ve Hande'ye evi gezdirdim. Bu katta olan mutfağı, misafir odasını, banyoyu, kendi odamı gösterdikten sonra alt kattaki müzik ve oyun odamı da gezdirdim. Üst kata çıktık, aslında orada gösterecek pek bir yer yoktu ama her yeri bilmesini istiyordum. Oradaki kitaplığı, çalışma masamı ve camın önündeki puflarla kaplanmış rahat alanı da göstermiştim. Evi gezdirirken her şeyin yerini de söylemiştim Hande'ye, her şeyi de bilmesini istiyordum çünkü kendi evi gibi rahat hissetmesini istiyordum. Tekrardan benim odama döndük ve ona dolabımdan istediğini alabileceğini söyleyip kendi kıfayetlerimi alıp rahat rahat giyinmesi için misafir odasına geçmiştim.
İşlerimi halledip mutfağa geçtim ve ilaç konusunu da hallettim. Koridordaki aynaya bakarak kaşıma krem sürerken Hande geldi.
Hande: Ben yapardım Meris neden beklemedin
Meris: Kendim halledebiliyorum güzelim
Hande: Halledemezsin demedim, ben yapardım dedim.
Meris: Tamam sabah sen yaparsın. Anlaştık mı?
Hande: Anlaşmış olalım ne yapalım
Meris: Geç sen içeri ben elimi yıkayıp geliyorum.
Salona baktığımda Hande'nin orada olmadığını gördüm ve ona seslendim. Sesi mutfaktan geldiğinde oraya yöneldim. Kahve yapıyordu. Kapıya yaslandım ve onu izlemeye başladım. Üzerinde benim şortumla bana bile bol gelen tişörtüm vardı ve bu şekilde benim mutfağımda, bize kahve yapıyordu. Rüyadayım herhalde diye düşündüm. Gidip Hande'ye arkasından sarıldım ve yanağından öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans
FanfictionHande Baladın fan kurgudur. Hande takımdan kimseyle shiplenmeyecek, hatta takım ve kamp konusu doğru düzgün işlenmeyecektir. Canım sıkıldığı için yazıyorum. G×G hikaye. Fobiklere şimdiden açık yollar diliyorum.