Hande
Neydi şimdi bu böyle? Resmen Zehra'ya seslenmiş ve ona özel şarkı söylemeye başlamıştı. Yaptığına anlam veremedim. Masadaki herkes ona bakarken ben de gözlerimi kaçırmadan onu izlemeye başladım. Sesi gerçekten çok güzeldi. Sevdiği bir şarkı olduğu belliydi, bazı yerlerini söylerken yüzünde güzel ve huzurlu bir tebessüm oluyordu. Başını kendi omzuna yaslamış söylemeye devam ederken şarkıdaki güneş kelimesini her seferinde sanki Zehra'ya seslenir gibi söyleyerek onun gözlerine bakıyordu.
İçimdeki sinire anlam veremiyordum, tanımadığım birinden Zehra'yı mı kıskanıyordum? Hayır ben Zehra'yı bugüne kadar kimseden kıskanmadım. Peki tanımadığım birini Zehra'dan mı kıskanıyordum? İşte bu ihtimal de çok saçmaydı ama gözümden neredeyse ateş çıkmak üzere olduğunu hissediyordum.
Zehra'nın "Çok tatlısın ya ölücem tatlılığına" cümlesiyle birlikte hızlıca ona döndüm. Ne döndüğümü ne duyduğumu fark etmişti, gözlerinden adeta kalpler çıkarak sahneye bakıyordu.
Tekrardan sahneye döndüğümde solist kızla göz göze geldik ve bana tatlı bir gülümseme sundu, fakat hiç karşılık verecek halde değildim. Hem kafam karışmıştı hem kendime sinirlenmiştim. Zehra'ya soyadıyla seslenmesi bizi tanıması anlamına geliyordu, bu da geldiğimden beri üzerimde yakaladığım bakışları açıklıyordu.
Karşımda oturan Simge beni dürttü ve kaş göz yaparak ne olduğunu sordu. Bu kadar belli ettiğimi düşünmüyordum ya of şimdi bir de hesap vereceğiz Singe hanıma. Ona doğru eğildim ve kocaman gülümseyerek bir şey olmadığını yorgun olduğumu ve sadece müzik dinleyerek biraz alkol içmeye ihtiyacım varmış gibi hissettiğimi söyledim. Simge'm her zamanki yemedim ama hadi neyse bakışlarıyla bana baktı ve onayladı.
Şarkı bitmişti ve bizim masa bir alkış tufanı koparmıştı. Alkışa eşlik edip bir yandan sahneye bakmaya devam ediyordum. Solist gitarist arkadaşıyla bir seyler konuşurken gözümü diğer enstrümanları çalanlarda gezdirdim. Baterist ne olduğunu anlamaya çalışarak konuşan ekip arkadaşlarına bakıyordu. Gözüm bas gitarı çalan kıza kaydığında bana baktığını gördüm. Ama gözlerinde gördüğüm şey sinir ve nefretten başka bir şey değildi. Yine de ona ufak bir tebessüm ettim fakat o umursamadan başını arkadaşlarının olduğu tarafa çevirdi. Bu nasıl bir gruptu ya hepsi birbirinden değişik, bir daha gelmeyeceğim buraya.
Sahnedeki grup mola verdiklerini söyledi ve sahneden indiler. İnerken bana nefretle bakan hariç diğer arkadaşları kızın omzuna ve sırtına vurup onu sarsarak başıyla bizim masayı işaret ediyor gibiydiler. Kız bas gitariste döndü, ona ilgiyle bakıyordu burdan bile belliydi. Onlar konuştuktan bir süre sonra bana nefretle bakan bas gitarist arkasını dönüp bir kapıdan içeri girdi. Solistse arkadaşlarına bir kaç şey söyleyip bize doğru yürümeye başladı. Hala neden gözümü ondan alamıyordum bilmiyorum fakat merakla izliyordum. Bir kaç adım sonra bizim yanımıza değil arkamızda ki bara ulaşmaya çalıştığını anladım, biraz rahatlamıştım.
Ta ki yanımdaki Zehra bir anda kalkıp kızın boynuna sarılana kadar. İçimde yine bir yanardağın patladığını hissettim ama yaptığım tek şey içki bardağını tutmadığım elimi dizime indirip onu sıkmak oldu. Bana ne oluyordu böyle? Zehra gerçekten koala gibiydi, merakla kızın ne yapacağını bekliyordum. Önce şaşkınca etrafına ve Zehra'ya baktı sonra tereddüt ederek tek elini Zehra'nın beline koydu. Bu hamlesinden sonra Zehra ona daha sıkı sarılırken kız da Zehra'nın belindeki elini sıkılaştırarak onu daha çok kendine çekti. Kafamı biraz kaldırdığımda Zehra'nın kızın kulağına bir şeyler söylediğini sonra da dudaklarını kızın boynuna bastırdığını gördüm. Elimdeki bardağı kafama diktim ve yanımdan geçen garsonun tepsisine bırakırken aynısından söyledim. Artık gözlerimden ateş çıkabileceğine emin gibi hissediyordum, hala nedenini bilmesem ya da bilmek istemesem de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans
FanfictionHande Baladın fan kurgudur. Hande takımdan kimseyle shiplenmeyecek, hatta takım ve kamp konusu doğru düzgün işlenmeyecektir. Canım sıkıldığı için yazıyorum. G×G hikaye. Fobiklere şimdiden açık yollar diliyorum.