Yeni Grup

426 57 215
                                    

Merhaba arkadaşlar biz geldik, nasılsınız?

Yine uzun bir bölümle burdayım. Yorumlarda bekliyorum sizi

Meris

"Doktor sorusunu yineledi. Bardağın neresini görüyormuşum. Eğer hala bir bardak varsa, dolu ya da boş olması kimin umurunda. Kendisini, dedim. Suyu içtim."

Elimdeki kitabı kapatıp bir sigara yaktım ve başımı arkaya yasladım. Gidememiştim. İşe de odaklanamamıştım. Bir sokak ileriden dönüp arabamı Simge'nin kapısının önüne park edip beklemeye başlamıştım. İçimden bir ses bana Hande'nin birazdan yanıma gelmek için evden çıkacağını söylüyordu çünkü. Yaklaşık yirmi dakikadır buradaydım ve içimin sıkıldığı çoğu anda olduğu gibi elim en sevdiğim yazarlardan birinin arabamdaki kaç kere okuduğumu bilmediğim kitabına gitmişti. Evet birini arabamda taşıyorum, insanın Aylin Balboa okumaya ne zaman ihtiyacı olacağı belli olmuyor. Okuduğum bazı cümleler kafamda dönerken Hande'nin birazdan çıkacağına emin olduğum kapıyı izliyordum.

Veeee, bingo! Sevgilim yarım saatin sonunda apartmandan çıkmıştı. Elindeki telefona odaklanmış bir şeyler yaparken onu izliyordum ki telefonum çaldı. Büyük ihtimalle nerede olduğumu soracaktı, kafasını bir kaldırsa tam yanındaydım oysa. Telefonu açmak yerine kornaya basarak karşılık verdim. Çıkan sesle birlikte irkilerek bana döndüğünde biraz şaşırmış biraz da sevinmiş gibi bakıyordu. Tam inecektim ki Hande benden hızlı davranıp yan koltuğuma oturdu ve bana döndü.

Meris: Özür dilerim.
Hande: Özür dilerim.

Aynı anda konuşmamızla ikimiz de gülümsemeye başlamıştık. Hemen kollarımı açtım ve sımsıkı sarıldım sevgilime. Kollarından ayrılıp dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. Yanağındaki hafif belli olan çukuru severken konuşmaya başladım. Bunu ona borçluyum.

Meris: Özür dilerim sevgilim. Amacım senden kasten bir şey saklamak değildi, senden yardım istemekten gocunmam zaten söz konusu bile olamaz. Ama haklısın, anlatmam gerekirdi. Duydun işte sen de sebeplerimi, bizi olası senaryolardan korumaya çalışıyordum sadece. Gerçekten çok özür dilerim, seni kırmak istemedim.

Hande: Ben de özür dilerim, seni dinlemem gerekirdi. İyi gözükmene kanıp yaşadığın şeyleri görmezden gelmemem gerekirdi. Sadece benden başkasını tercih etmiş olm-

Meris: Hande lütfen. Böyle bir şey mümkün mü?

Hande: Tamam tamam biliyorum. Duydum aşkım anlattıklarını. Sadece beni kıran bu fikirdi diyecektim. Her ne kadar bu kadar fazla düşünüp tek başına uğraşmana kızsam da hala sana biraz hak veriyorum. Biraz ama bak!

Meris: Hak vermeler falan? Simge Aköz dayağı yenmiş de gelinmiş.

Hande: Eh, sayılır. Bu arada şarkıyı çok sevdim.

Meris: Bebeğim bana kızıp evden gittin sonra da oturdun şarkıyı mı dinledin?

Sinirlerim bozuldu durduramıyorum gülmemi. Ben helak olurken oturmuş şarkıyı dinlemiş ve mutlu mu olmuştu şimdi benim sevgilim? Ben ya affetmezse diye düşünürken aşkından sarhoş oluyormuş. Şaka bir yana, kötü bir anda güzelimin yüzünü güldürdüğü için daha çok seviyorum artık o şarkıyı.

Hande: Gülme Meris! Komik mi?

Meris: Değil mi? Beni kör kuyularda ışıksız bırakıp sesimle aşk mı yaşadın sevgilim?

Hande: Böyle düşününce biraz komik evet. Ama şeyi anlamadım, neden dem ne alaka yani?

Hadi bakalım Meris, yap şovunu. Her şeyi unutturma anı şu an. Hazır yumuşamışken bu topu boşa çıkarmazsan sırtın yere gelmez kızım. Ellerini tutup avuçlarından öptüm önce. Bakışları değişti, iyi gidiyorum. Kendime çekip kelimelerimin arasında boynundan ufak ufak öpmeye başladım.

Şans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin