Sarhoş

909 50 193
                                    


Hande

Burnuma gelen Meris'in kokusuyla kendime gelmiş gibi hissettim. Gözlerimi açmaktan korksam da bundan kaçamayacağımı biliyordum, sonuçta bu bir rüyaysa elbet uyanacaktım. Gözlerimi açtım ve karanlığa alışması için biraz bekledim. Bilmediğim bir odadaydım ama odadaki eşyaların ve kokunun sahibini bu dünyadaki her şeyden daha iyi biliyordum. En son bana sarılmış şarkı söylüyordu, yorgunluğa daha fazla direnemeyip boynundan derin nefesler alarak gözlerimi kapattığımı hatırlıyorum. Odaya ne ara geldiğimle ilgili bile bir fikrim yoktu. Her ne kadar Meris'in yastığını bırakıp kalmak istemesem de kalkmalıydım. Hem saat kaçtı ki acaba? Ben buradaysam Meris neredeydi? Kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Her ne kadar kızacağını bilsem de Meris'in eşyalarının arasından bir tişört alıp üstüme geçirmiştim ve yerine de kendi tişörtümü bırakmıştım, ondan bir şey bendeyken kendimi daha iyi hissediyordum.

Odadan çıktığımda kızların salonda oturduklarını gördüm. Yanlarına gittiğimde Meris ve Deniz'in olmadığını gördüm. Neredeydi ki? Yine mi gitmişti? Ama eşyaları odadaydı?

Simge: Günaydın balım günaydın. Ne o anlamaz gözlerle bakıyorsun?

Hande: Meris nerede?

Zehra: İyiyiz işte biz de ne yapalım sohbet ediyorduk öyle. Buyur gel sen de

Hande: Dur Zehra. Meris nerede? Yine mi gitti?

Yasemin: Ya yok be ne gitmesi sakin ol biraz. Deniz'le dışarı çıktılar.

Hande: Neden?

Yasemin: Rakısı gelmiş Meris'in, Deniz de tabiki bu fırsatı kaçırmadı. Zil zurna gelirler birkaç saate.

Hande: Meris öyle sarhoş olmaz ki

Yasemin: Hee olmaz. Öncedenmiş o, görürsün gelince Meris'in sarhoş olmuş mu olmamış mı

Duyduklarım beni şaşırtmıştı. Meris'in alkol eşiğini biliyordum ve Yasemin'in bahsettiği kadar sarhoş olmak için içmesi gereken alkol miktarını kafamda oturtamıyordum. Abarttığına karar verip Simge'nin yanındaki boşluğa doğru ilerledim. Oturmama engel olan şey Yasemin'in sesiydi.

Yasemin: Oturma! Oturma gel benimle.

Hande: Ne oluyor ya?

Yasemin: Gel sen gel.

Yasemin beni kolumdan tutup sürüklerken ona direnmeyi bırakmıştım. Mutfağa geldiğimizde beni sandalyeye doğru iterek oturtmuştu. Çok kibardı gerçekten.

Hande: Ne oldu Yasemin söyleyecek misin artık?

Yasemin: Meris'in tembihi. Uyanınca yemek yiyecekmişsin.

Hande: Düşünceli bebeğim ya. Aç hissediyorum ama yemek yiyesim yok Yasemin. Yedi dersin sen ona olur mu?

Yasemin: Peki Meris bunu yer mi? Yemez. Onu da düşünmüş o, dışarı çıkmadan bir ara ortalıktan kayboldu. O ara sana yemek yapmış. Kesin aç olur ama yemek istemez, benim yaptığımı söyle o zaman yiyecektir dedi.

Yüzüme yayılan tebessüme engel olamamıştım. Hala beni çok seviyordu, hala kıyamıyordu bana. Yemek yemek istemiyordum ama bu Meris'in yemeklerini kapsamıyordu tabiki. Onunla ilgili her şeyi çok özlemiştim, buna yemekleri de dahildi. Yasemin ısıttığı yemeği önüme koyunca onun elinden yemeyi en sevdiğim şeyi yaptığını görmemle daha da mutlu olmuştum.

Yasemin: Hepsi bitecekmiş.

Hande: Tamam.

Yasemin: Ye işte Hande ben sonra Meris'e hesap- Ne? Tamam mı dedin sen?

Şans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin