Zaaf

944 47 62
                                    

Bölümü -SevgiliKrizantem- ve buhranlarda için daha fazla bekletmiyorum ve atıyorum.

Meris

Boynumda hissettiğim dudaklarla gözlerimi açtım. Ne ara uyuyakaldım ki ben? Hande'ye olan sinirim aklıma gelince biraz geri çekildim ve Hande'nin uzaklaşmasını sağladım. Gözlerine baktığımda ağladığını fark ettim, içimde bir şeyler ezildi sanki.

Hande: Kalk odamıza götüreyim seni, burda böyle uyuma.

Meris: Odamız he? Sormazlar mı adama neden arkadaşınla aynı yatakta uyuyorsun diye Baladın?

Hande: Yapma Meris. Özür dilerim haklısın tamam biliyorum. Her şey için özür dilerim. Yapma ama böyle.

Meris: Ben hiçbir şey yapmıyorum.

Hande: Tamam, gel gidelim hadi yatakta rahat rahat uyu

Meris: Uyumayacağım. Saat kaç?

Hande: Ona geliyor herhalde. Erken kalktın zaten yorgunsun da gel gidip erkenden uyuyalım da bitsin şu gün, yarın buraya yeniden başlayalım. Olmaz mı?

Meris: Uyumak istemiyorum.

Kalkıp içeri girdiğimde Hande de peşimden gelmişti. Kızlar salonda oturmuşlardı. Odaya girdiğimizde hepsi bize döndü.

Zehra: Bir şeyler yiyecek misiniz artık? İkinizin de beti benzi atmış, bayılıp kalmanızdan korkmaya başladım ben.

Zehra'nın dedikleri Hande'ye dönmeme sebep oldu.

Meris: Sen bir şey yemedin mi hala?

Hande: Sen yedin sanki.

Sabahtan beri doğru düzgün bir şey yememişti. O an bunu düşündüğümde anladım ki her ne yaşanırsa yaşansın Hande'nin iyi ve sağlıklı olması benim için her şeyden önemliydi. Ona gidip yemek yemesini söylesem beni dinlemeyecekti, biliyordum. Sinirimi ve kırgınlığımı bir kenara bıraktım, söylenerek Hande'nin elini tuttum ve onu mutfağa doğru çektim.

Meris: Çocuk gibisin gerçekten. Bu kadar saattir neden aç duruyorsun?

Hande: Canım istemedi. Sen aç değilim deyip gitmişsin, sen yesen ben de yerdim.

Onun sandalyeye oturmasını sağladığımda hızlıca bir şeyler hazırlamaya başladım. Hande'nin beni izlediğinin farkındaydım. Çok uğraşmama gerek kalmamıştı çünkü kızlar ikimize de hazırladıkları şeylerden ayırmıştı. Hazırladığım tabakları masaya bıraktım ve Hande'nin yanına oturdum.

Meris: Başla hadi

Hande: Sen?

Başımı iki yana sallayarak derin bir iç çektikten sonra çatalı elime aldım ve yemeye başladım. Hande de gülerek kendi tabağına dönmüştü. Madem beni bu kadar sevip bu kadar düşünüyorsun bugünkü halin tavrın neydi o zaman diye sormak istedim ama sormadım. Tekrardan bu konuyu açıp gerilmeye niyetim yoktu. Konuşmadan bitirmiştik yemeklerimizi, aramızdaki tek iletişim Hande'nin ara ara yemem için uzattığı şeylerdi. İlk başta istemesem de ısrarla burnumun dibine sokması sonucu yemek zorunda kalmıştım.

İkimiz de yemek yemeyi bitirdiğimizde masadaki tabakları alıp tezgaha döndüm. Ben dağıttığımız şeyleri toplarken Hande sırtımdan bana sarılmış, elini kolumdaki sargının üstüne koymuştu. Hala konuşmuyordum. İşim bittiğinde Hande'nin elini kolumdan çekip dur yapma demesine aldırmadan kolumdaki sargıyı çıkarttım, Zehra kolum kopmuş gibi sarmıştı ve buna gerek yoktu. Gerçekten ince bir sıyrıktı sadece. Arkamı döndüğümde Hande'nin üzgünce koluma baktığını gördüm, gözleri dolmuştu. Eğilip kolumu öptükten sonra bana sarıldı. Ağlamasını istemiyordum o yüzden kolumu beline sardım.

Şans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin