Yorum sayılarını artık toparlayabilsek keşke. Biliyorum çok ara veriyorum yazarken ama mecburum. Yazmak benim için öylesine bir şey değil, en ince ayrıntısına kadar düşünüp öyle yazmaya çalışıyorum. Üstelik yazmam gereken bir de tez varken. Yine de beklettiğim zamanlar için üzgünüm, kusura bakmayın lütfen. Elimden bu kadarı geliyor.
Bu bölümün yorum sayısı da düşük olursa sonraki bölüm için biraz bekleteceğim. Şu an yazar yazmaz atıyorum ama öyle olursa stok bölüm yazmadan atmamayı düşünüyorum.
Ayrıca final yapıp yapmamak konusunda da kafam karışık. Bir anda sona da gelebiliriz, bilmiyorum.
Umarım seversiniz.
Hande
Saliha ile kulüpteki işimiz bittiğinde Meris'i aramıştım ama açmamıştı. Herhalde yoldadır diye düşünerek Meris'in bizi bıraktığı yere geçmiştik Saliha'yla. Sonunda imza atmıştı ve gitmeyeceği kesinleşmişti. Gelmişken tüm işlerimizi halletmiştik. Biz sohbet ederken aklım Meris'teydi.
Saliha: Panik yapma hemen, yoldadır.
Hande: Açardı yine de, bir şey mi oldu acaba?
Saliha: Aman çağır hemen belayı
Gözüm Saliha'nın arkasından hızla gelen arabaya takılmıştı.
Hande: Deniz mi bu?
Biz ne olduğunu anlamaya çalışırken Deniz dönüp tam yanımızda durmuştu. Telaşlı gibi gözüküyordu. Kalbim hızlandı anında. Meris'e bir şey olmuş olmasın ne olur. Açık olan yan camdan göz göze gelmiştik Deniz'le.
Deniz: Hadi binin hadi
Hande: Ne oluyor Deniz? Meris nerede?
Deniz: Anlatacağım Hande binin hadi gitmemiz lazım
Deniz böyle yaptıkça daha da geriliyordum. Daha kemerimizi takmadan hızla sürmeye başlaması daha da korkutmuştu beni.
Hande: Deniz, Meris nerede?
Deniz: Bilmiyorum. Bilmiyorum kayboldu ortadan.
Saliha: O ne demek Deniz?
Deniz: Kavga ettiler Derin'le. Ama çok kötü kavga ettiler. Hastaneye götürdüm Meris'i, pansuman yapsınlar ve kırığına baksınlar diye çünkü Derin oraya da vurdu.
Hande: Ne!
Deniz: Evet. Neyse işte, doktor gelmedi bir türlü ben de bakmak için koridora çıktım. İçeri döndüğümde yoktu. Bana sadece "Hande'leri kulüpten al eve bırak, döneceğim" diye bir mesaj atmış. Aradım açmıyor. Birkaç yere baktım ama yok. Ben de dediğini yapayım bari dedim.
Hande: Evde de yok mu?
Deniz: Yok.
Saliha: Belki kapıyı açmamıştır
Hande: Anahtar var Deniz'de. Belki benim aramamı açar. Çok mu kötüydü?
Deniz: Yani, yüzü dağıldı biraz.
Meris'in benim telefonumu da açmamasıyla gidebileceği yerleri düşünmeye başlamıştım. Onu bulmak gerçekten zordu. Beraber gittiğimiz sahilde olabileceğini düşündüm. Ben Deniz'e yolu tarif ederken Saliha kendini suçluyordu.
Saliha: Benim yüzümden ya! Allah kahretsin keşke anlatmasaydım, benim yüzümden.
Deniz: Değil Saliha. Derin yüzünden. Yan masada konuştular ama duydum ben, bağırıyorlardı zaten. Konu sendin ama Meris sakinleşip konuyu kapatmaya çalıştı. Üzme kızı gibilerinden konuşup gidecekti, belliydi. Derin üstüne gitti Meris'in. Olmayacak laflar etti, Meris'te delirdi. Girdiler birbirlerine. Başta ayırdık aslında ama Meris'in gözü döndü Derin susmadıkça. Hande'nin köpeği olmuşsun falan dedi, o da kurtuldu elimizden saldırdı resmen Derin'e. Derin'in durumu daha kötüydü, Özgür hastaneye götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans
FanfictionHande Baladın fan kurgudur. Hande takımdan kimseyle shiplenmeyecek, hatta takım ve kamp konusu doğru düzgün işlenmeyecektir. Canım sıkıldığı için yazıyorum. G×G hikaye. Fobiklere şimdiden açık yollar diliyorum.