Eski Sevgilim

680 47 137
                                    

Hande

Sonunda bitmişti. Ülkemize geri dönebilirdik artık. İkinci olmuş olsak da bu içime sinmişti, elimizden gelenin en iyisini yapmıştık. Zehra'nın dediği olmuştu. Turnuvanın MVP'si olmuştum ama mutlu değildim. Aklımda, kalbimde, her saniyemde sadece Meris vardı. Bir ay önce girdiğim ağlama krizi sinirlerimin boşalma anı olmuştu ve ben o günden beri haftada birkaç kez sadece dururken o şekilde ağlamaya başlıyordum. Meris'i düşünürken fazla derinlere daldığım her defa öyle sonuçlanıyordu.

Simge ve Zehra artık bana onlara gelen videoları gösteriyordu. Meris'i çok özlediğim için ağlamaktan yorgun düştüğüm birkaç geceden sonra halime acıyıp bunu yapmaya karar vermişlerdi. Deniz bunu bilse onlara o videoları atar mıydı, sanmıyorum.

Yasemin'le konuşmamızın üstünden de bir ay geçmişti. Bana verdiği cevaba sinirlensem de bunun Meris'in isteği olduğunu biliyordum. Yasemin'in benimle onun hakkında konuştuğunu öğrenirse onu kendinden uzaklaştırırdı, Yasemin bunu anlatmaya çalışmıştı. Konuştuğumuz gün Meris'le videolar paylaşmaya başlamıştı. Hepsi telefonumda kayıtlı bir şekilde duruyordu ve her boş anımda izliyordum. Her ne kadar Meris'i görebildiğim için ona minnettar olsam da bir yanım deli gibi kıskanıyordu. Meris'in evinde, mutfağında, müzik odasında, sokakta, barda, sahilde her yerde yanında olması benim sinirlerimi bozuyordu. Yakınlıkları beni huzursuz ediyordu. Meris'in ona güldüğü videolar beni huzursuz ediyordu. Zehra'dan zorla aldığım eski videolarda Meris'in gözyaşlarını silmesi ya da onun omzuna vs dokunması beni rahatsız ediyordu. Yasemin benim arkadaşımdı, her şeyi bile bile bana böyle bir şey yapmazdı biliyordum ama bir anda bu ne yakınlıktı böyle?

Havaalanına gelmiştim. Aslında tüm takım biraz dinlenip bu ülkenin tadını çıkarmak için iki gün sonra dönecekti ama ben onlarla dönseydim eğer ben oraya gittiğimde Meris gitmiş olurdu. Ekiple konuşup birkaç bahane uydurup erken gitmem gerektiğini söylemiştim ve onlar da sorun çıkartmamıştı. Zehra'nın da bugün döndüğümden haberi yoktu, Meris'e söyleme ihtimalinden korkmuştum.

Uyuyarak geçirdiğim o uzun yolun ardından ilk işim evime gitmek oldu. Meris'in evinde olduğunu düşünüyordum çünkü Yasemin daha birkaç saat önce fotoğraf paylaşmıştı ve olduğu yerin Meris'in evi olduğundan emindim. Meris'e gidecek olmak kalbimin yerinden çıkacak gibi atmasına sebep oluyordu. Hem çok korkuyordum hem de çok heyecanlıydım. Hızla kendimi duşa atıp hazırlandım. Kendimi iyi gözüktüğüme ikna ettiğimde gittiğimiz her yerden Meris için aldığım hediyeleri de yanıma alıp evden çıktım. Bulmak için çok uğraşmıştım bu hediyeleri, öyle sıradan şeyler almak istememiştim. Meris'in daha önce dinlediğini duyduğum eski bir şarkının plağını bulmuştum mesela, ya da el yapımı bir motorsiklet maketi. Sevdiği şeyleri almak istemiştim sevdiğime.

Arabayı hızla kullanırken Meris'in evinin sokağına girmemle kalbim daha da hızlı atmaya başlamıştı. Bahçesinin büyük kapısı açıktı, içeriyi görebileceğim bir yere park ettim arabamı.

Meris

Hande'nin gelmesinin yaklaşmasıyla benim de buradan kaçma vaktim gelmişti. Onsuzluk hala hayatımdaki en büyük yüktü. Hande'yi aklımdan çıkarabildiğim tek bir dakika yoktu. Gün geçtikçe artan özlem artık dayanılmaz bir boyuttaydı. Bu sürede bende hiçbir şey iyiye gitmemişti ama çok güzel rol yapmayı öğrenmiştim. Yer yer Deniz'i kandıramasam bile Yasemin'i kolaylıkla iyi olduğum yalanına inandırabiliyordum. İyi olduğum onların da inanmak istediği bir yalandı, o yüzden pek deşmeden buna kanmayı seçiyorlardı çoğu zaman. Yanımda kimse yokken fotoğraflardaki gülüşünü izleyip kaybolduğumu hiç kimse bilmiyordu mesela. Her gece rüyamda onu görmek için dualar ettiğimi ya da her kayan yıldızdan onu veya bu acının geçmesini dilediğimi bilmiyorlardı. İçmeye başlamıştım yine, neye yarıyorsa... İnadımı kırıp Hande'nin maçlarını izlemeye başlamıştım, özlemekten delirmemi engelliyordu benimle aynı anda onun ne yaptığını bilmek ama bunu kızlardan saklıyordum hala.

Şans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin