Meris
Günlerdir çektiğim mental ve fiziksel acılar Hande'ye sarılmamla yok olmuştu sanki. Kaza yaptığımda ben de bu kadar az hasarla atlatmayı düşünmüyordum ama şansım yaver gitmişti. Bacağımın ağrısını saymazsak bir şeyim yok sayılırdı. Deniz, Derin, Özgür ve Zehra hastaneden çıktığımdan beri bana hayatı dar ediyordu. Öylece yatmak benim için pek kolay bir şey değildi. Geçti gitti diye düşündüm Hande'ye daha da sıkı sarılırken. Onu çok özlemiştim ve artık kurduğu cümleyi unutup onunla güzel vakit geçirmeye devam etmek istiyordum. Geldiğimizden beri onunla pek ilgilenmiyor gibi davranmak çok zordu, Hande'nin olduğu bir yerde elim, kolum, gözüm hep onu arıyordu. Ağrı kesicim olacakmış iki gözümün çiçeği, olsun bakalım. Herkes otururken burda daha fazla duramayacağımızı düşündüm. Saçlarından öpüp onu kendimden ayırdım.
Meris: Gidelim artık da verelim takımına hesabımızı hadi
Hande: Sıkılırım dersen sustururum ben onları, kimseye açıklama yapmak zorunda değilsin sen. Ben tekken de konuşabilirim onlarla istersen?
Meris: Yanında olmak istiyorum Hande ve tabiki hayatındaki insanlar bunu merak edecek. Sen ve ben değil, biz diye bahsetmek istiyorum ikimizden. O yüzden gelen tüm sorulara beraber cevap verebiliriz bence, ben seninle ilgili hiçbir şeyden yorulmam da sıkılmam da merak etme
Güzel konuştum he, bu cümlemden sonra Hande bana yeniden sarılmıştı. Kısa bir sarılmadan sonra yanlarına ilerlemeye başladık. Hande sağ kolumun altına girmiş bana destek olmaya çalışıyordu. Yanlarına iyice yaklaştığımızda bizi fark eden Zehra tabiki anında konuşmaya başlamıştı ve onun konuşmasıyla bütün takımın gözü bize dönmüştü.
Zehra: Allah'ım sana şükürler olsun barışmışlar, bitti çilem.
Meris: Siz nasıl katlanıyorsunuz ya kamplarınızda falan bu kızın hiç susmamasına?
Hande: Derdi veren sabrını da veriyor galiba. Gel otur şöyle, dikkat et yüklenme ayağına.
Hande tüm dikkatini bana vermiş ve oturmama yardım etmeye çalışıyordu. Canım çok yanmadan yerime oturduğumda elimi tutan elini öpüp «Teşekkür ederim balım» dedim ve Hande'de gülerek yanıma oturdu. Utanmış mıydı o?
Zehra: Ooo barışmakla kalmamış bunlar bir olup bana da laf çarpıyorlar şuraya bak
Simge: Gerçekten çok şükür. Kusura bakma ama son üç gündür hiç çekilecek dert değildin Hande. Yüzün gülüyor sonunda
Tuğba: Katılıyorum Simge ablaya, böyle minnoş durduğuna bakmayın Hande'nin içinden kaplan çıkıyor aniden.
Zehra: Sorma sorma, ben kendimi kıskanç sanardım bir de. Meris'e sarıldım diye parçalayacak sandım beni
Hande'nin daha da utandığını ve konuşamayacağını fark ettiğimde onu kendime çektim ve omzuma yatmasını sağladım.
Meris: Utandırmasanıza kızı
Zehra: Bana "nereden biliyosun sen Meris'in evini" diye diklenirken hiç utanmıyordunuz Hande hanım ne oldu şimdi?
Meris: Zehra senin çenenin yayını koparmama çok az kaldı haberin olsun.
Tuğba: Nereden biliyordun harbiden?
Zehra: Bu salak bana Hande'yi anlatacak diye heyecanla çıkmış evden akşam sahnesi olduğunu da unutmuş eşofman gibi bir şeyle geldi yanıma. Ne gitarı yanında ne nota defteri. Mecbur mekana gitmeden evine uğraması gerekiyordu bana da acıdı tek başıma beklemeyeyim diye beni de götürdü. Sana da cevap vermemiştim Hande bahaneyle sen de öğrenmiş oldun hadi yine iyisin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans
FanfictionHande Baladın fan kurgudur. Hande takımdan kimseyle shiplenmeyecek, hatta takım ve kamp konusu doğru düzgün işlenmeyecektir. Canım sıkıldığı için yazıyorum. G×G hikaye. Fobiklere şimdiden açık yollar diliyorum.