Meris
Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuğun ardından favori mekanıma gelmiştik. Tek olsaydım 10 dakika sürmeyecek yolu Hande olduğu için bu kadar sürede gelmiştim. Hiçbir şekilde zarar görmesini istemiyordum. Motoru durdurup geldiğimizi söyledim ve motordan indik. Kaskımı çıkartıp denize baktım. Hande'ye baktığımda hala kaskla boğuştuğunu görünce gülümsedim ve ona yaklaştım.
Meris: Gel bakalım kurtaralım seni başındakinden
Hande: Of lütfen ya. Boğulacak gibi hissetmeye başlamıştım halledemedikçe
Dediğine küçük bir kahkaha attıktan sonra kaskı dikkatlice çıkarttım ve kendimi kaskımı da alıp ikisini de motorun arka kısmındaki oldukça geniş yere koydum. Hande'ye döndüğünde saçını düzelterek karşısındaki deniz manzarasını izlediğini gördüm. Onu ilerideki yürüyüş yoluna yönlendirdim. Bahsettiğim yere varmamız için biraz yürümemiz gerekiyordu. Aniden gelen şu an yanımda Baladın yürüyor farkındalığı dışında her şey çok güzeldi. Bunu tekrardan fark etmemle birlikte yine elim ayağıma dolanmıştı. Konuşmadan denizi izleyerek birkaç dakika yürüdükten sonra gelmiştik. Sahilde renkli loş ışıklarla aydınlatılmış küçük ve samimi bir yerdi burası. Küçük masaları ve armut koltukları vardı. Geceleri buraya tek başıma gelip müzik dinleyerek düşünmek oldukça sık yaptığım bir şeydi. Hande'ye geldiğimizi söyleyip mekanı işaret ettim. Gösterdiğim yere bakarken yüzünde oluşan o tatlı gülümsemesi burayı sevdiğine işaretti sanırım. Önden onun geçmesini ve onun istediği yere oturmayı istiyordum. Bu yüzden bir adım geri çekilip elimle ona öncelik verdiğimi belirttim. Gülümseyerek ilerledi ve oturan bir iki masanın en uzağındaki, denizi en güzel gören en kuytu masaya oturdu. Mükemmel tercih, işte hayatımın kadını. Neyse tamam çok gaza gelmemeliyim zaten hala ona baktığımda kendime gelmekte zorlanıyorum bir de kendi kendimi heyecanlandırmamalıyım. Uzun ya da kısa bir vakit geçireceğimiz fikri beni çok heyecanlandırıyor fakat yanlış bir şey yapmamam ya da pot kırmamam gerekiyor.
Masanın denizi gören kısmındaki armut koltuğa oturdu ve yanındaki koltuğa vurarak « İstersen böyle otur ki denizi ikimiz de görebilelim» dedi. Senin düşünceli hallerini yerim diyemedim tabi. Başımı sallayıp yanına doğru ilerledim ve koltuğu hem denizi hem onu görebileceğim şekilde düzeltip oturdum. Onu izlerken motorcu ceketi yüzünden çok da rahat edemediğini fark ettim ve üzerimdeki ceketi çıkartıp ona uzattım.
Meris: Bunu al daha rahat oturursun
Hande: Sen?
Meris: Şu an üşümüyorum ama üşürsem diğer ceketi giyerim. Alışık olduğum için beni rahatsız etmiyor artık
Hande: Bu kadar düşünceli olmak yormuyor mu seni?
Meris: İçimden sana nasıl davranmak geliyorsa öyle davranıyorum. O yüzden yorulmuyorum ama sen biraz daha o ceketle durursan başta boynun olmak üzere yorulacak gibisin. Al hadi şunu
Üstündekini çıkarttı ve elimdeki ceketi alıp giydi. Garson yanımıza geldiğinde Hande alkol siparişi verirken ben kahve istedim. Normalde burada kahve içmek huyum değildir ama yanımda evine götürmem gereken bir kadın var ve o kadın Hande. O yüzden burda içeceğim bir iki kadehle sarhoş olmayacağıma emin olmama rağmen alkollü bir şey tercih etmedim.
Hande: Burada kahve he?
Meris: Motor kullanacağım.
Hande: Sahnede bütün gece içtiklerini düşününce trafik kurallarına olan bu bağın pek inandırıcı gelmedi
Meris: Alkolmetreyi ya da motoru önemsediğimden değil de arkamda sen olacaksın.
Hande: Hayır hayır ben taksiyle dönerim, benim için kahve içmek zorunda hissetme kendini
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans
FanfictionHande Baladın fan kurgudur. Hande takımdan kimseyle shiplenmeyecek, hatta takım ve kamp konusu doğru düzgün işlenmeyecektir. Canım sıkıldığı için yazıyorum. G×G hikaye. Fobiklere şimdiden açık yollar diliyorum.