Battaniyemin altına girmiş Emre'ye neden anlattığım için kendime kızmaya devam ederken üstüne katık olarak Haktan'a güvendiğim için de kendime kızıyordum.
Boğazımda oluşan yumruyu yutmaya çalışırken gözlerimi bir kaç saniyeliğine kapatmıştım ki gözlerimin önüne Emre'nin dudakları ve beni ne kadar narin öptüğü gelmişti. Aniden gözlerimi açarak kaşlarımı çattım.
Ona karşı tabi ki de hiç bir şey hissetmiyordum. O beni zorla kaçırmış ve arkadaşlarıma zarar vermişti. Her ne kadar bana iyi olsa da çevreme dünyanın en kötü insanıydı. Acımasızdı ve sertti...
O görüntünün gözlerimin önüne gelmemesini umaram yeniden gözlerimi kapatmıştım ki gür bir ses ismimi zikretmişti.
"ZOLA!"
Bu ses...
"ZOLA NEREDESİN SENİ ALMAYA GELDİM!"
Bu sesi tanıyordum!
Hızla yataktan doğrularak üzerimdeki battaniyeyi bir kenara attım. Çıplak ayaklarım yere değdiği anda koşarak odadan çıkmış ve merdivenlere yönelmiştim.
Tam umudu kesmiş beni bulmak için çabalamadığını düşünürken geldiğini duymak beni heyecanlandırmıştı. Dış kapıyı açarak kendimi dışarı attığım anda karşılaştığım manzara kalbimi çırpındırmıştı.
"Haktan..." dedim usulca ve içimde ki sevinci ismine dökerek...
Haktan beni gördüğü anda yüzünde ki sert ifade bir anda yumuşamış ve bana doğru bir adım atmıştı.
Bende ona doğru bir adım atmak istemiştim ama arkamda nefesinden tanıdığım adam sanki durmamı istiyormuş gibi bir hissiyat bırakmıştı üzerimde.
Haktan da bunu fark etmiş olacak ki kaşlarını çatarak öfkeyle arkama bakmıştı. Emre yalnızca bana iyiydi, bu yüzden korkum üzerimde etkisini bırakmaya başlamıştı.
Yavaşça başımı arkama doğru çevirdiğimde Emre'nin kapıya yaslanmış bana ifadesizce baktığını görmüştüm.
Neden ifadesiz bakıyordu?
Ne yapmam gerekiyordu? Haktan'nın boynuna sıkıca sarılarak kurtulduğum için sevinmem mi? Yoksa Emre'nin izin vermesini mi?
Tam ne yapacağımı düşünürken fren sesleri gelmişti. Bir tane olmadığından kesin emindim...
Bakışlarımı yeniden önüme çevirdiğimde iki araç Haktan'ın arabasının arkasında durmuştu.
Hayır, hayır bir dakika o Haktan'ın değil benim arabam.
Arkada ki iki arabadan birinden Şule hanım inmişti. Bakışları o kadar korkunçtu ki dehşet içerisinde arkamda ki Emre'ye bakıyordu.
Bu asla iyiye işaret değildi...
Diğer arabadan ikizler ve o kız inmişti.
Ne oluyordu? Ya da ne olacaktı?
Şule hanım Emre'ye doğru yürümek istediğinde Emre arkamda durmayı bırakarak rahat bir tavırla bir adım önüme geçerek büyük vücuduyla beni arkasında görünmez hale getirmişti.
"Evet kadro tamamlandığına göre başlayalım mı?"
Neye başlıyorduk?
Bakışlarım anında Şule hanıma gitti. Dehşet içerisine bakmaya devam ederken başını iki yana sallayarak dudaklarını hareket ettirerek yapma demişti. Dudaklarından ne söylemek istediği çok netti.
Hala ne olduğunu anlamaya çalışırken Emre'nin arkasından çıkarak yanında durmuş ve önce Haktan'a bakmıştım. O da benim kadar anlamamış görünüyordu. Ardından Emre'ye döndüm yüzünde kötü bir sırıtma vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTUNAMAYAN ELLER🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ III)
Roman pour Adolescents"Sana dokunamam." dedi ellerini ellerimin arasından çekip. "Ne? Neden?" "Sana dokunamam çünkü kalbim sana ait değil." ...... "Bana dokunma." dedim korkuyla. "Sana söz veriyorum sen istemeden sana dokunmayacağım." Arkadaşının ölümünden sonra iki aşk...