5'🩸

920 45 10
                                    

Günüm o kadar harika geçmişti ki mutluluktan içip kafayı bulan ilk insandım sanırım. Gece saatlerime kadar dans etmiş ve içmiştik.

Emre dans ederken sürekli beni izlemişti. Hoş çocuktu, tam bana göre biriydi fakat birşey vardı beni ondan iten ama neydi bilmiyordum.

Haktan'ı da dans olayından sonra hiç görmemiştim. Benimle uğraşamadığı için baya bozulmuştu.

Günün sonunda Arzu ve mustakbel eşi Ateş bey gitmişlerdi. Savaş ağabey başta izin vermeyecek gibi olsa da Dilay abla ikna etmişti.

Savaş ağabey biraz hüzünlüydü. Kim olsa hüzünlenirdi. Senelerce kızıyla birlikte karısının yokluğunda birbirine kanat olmuşlardı. Şimdi ise tutunduğu dal ondan ayrılmış gibi hissediyordu.

Zar zor çantamı almış ve evin ön bahçesinde sağa sola sendelenerek arabama doğru yürümeye çalışıyordum.

Bu kadar içmek iyi mi olmuştu kötü mü anlamamıştım. Emre eve bırakmayı teklif etmişti ama reddetmiştim. Sonuçta yeni tanışmıştım ve güvenmiyordum. Evime götürüp adresimi gösteremezdim.

Kendi kendime sırıtarak arabamın kapısını açıp çantamı içine attım. Araba kullanabilecek kadar ayık olduğumu düşünüyordum.

Arabaya binip çalıştırarak evin bahçesinden çıktım. Babam ve annemle görüşmeyeli seneler olmuştu. Arada bir araşıyorduk ama Savaş ağabey ve Dilay ablayı gördükçe onları daha çok özlüyordum.

Ana yolda sürmeye devam ederken arabamın fazla sessiz olduğunu fark ederek bir şarkı açtım.

İngilizce'ydi...

Şarkının melodisine eşlik ederek eve doğru biraz daha yaklaşmıştım.

Ben ne zaman evlenecektim? Otuz yaşıma girmeme fazla birşey kalmamıştı. Sadece üç sene kalmıştı, biraz daha beyaz atlı prensimi-

Arabayı bir anda fren yaparak düşüncemi yarıda kesen kişiye baktım.

Arabamın önüne atlamıştı. Hemde benim mahallemde, hemde ben sarhoşken!

Arabadan inip tutuna tutuna önünde angut gibi duran kişinin yanına giderek saçını tuttum.

"Senin derdin kendini öldürmek mi?"

Saçını tutan elimin bileğini tutarak kaşlarının altından bana sinirli sinirli baktı.

"Bırak şu saçımı."

"Kendini öldürmek istiyorsan-"

Bileğimi saçından kolayca çekip beni kendine çekmişti. Sarhoş olduğum için
kolayca istediğini yapabilmişti. Fazla yakın değildik ama sarhoşun gözünden bile görülebilecek bir sinir vardı yüzünde.

"Senden birşey rica etmem gerek."

Kaşlarımı kaldırıp sadece baktım yüzüne. Bu angut bendrn birşey mi rica edecekti?

"Daha doğrusu hayatını iki kez kurtardığım için bana olan iki borcundan birini ödeyeceksin."

Gözlerimi devirerek bir adım geri çıktım. Bileğimi hemen bırakmıştı, yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı. Ellerini takım elbisesinin pantolon cebine koydu.

"İstabul'a arkadaşım geldi ve yatacak evi yok. Aynı şekilde şu anlık benim de yok. Bu yüzden sende kalacağız."

Beklemediği bir anda kahkahayı basıverdim. Çünkü komikti, ama ona göre değildi.

Çünkü ben kahkaha atarken o kaşlarını çatmış beni izliyordu.

"Komik mi?" dedi net bir sesle.

TUTUNAMAYAN ELLER🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin