7'🩸

720 43 5
                                    

Zorla beni kahvaltıya getirmişti. Karşımda kibar bir şekilde kahvaltı yapıyor ve arada bana bakıp gülümsüyordu.

Bense hala içimde oluşan o hissin anlamını anlamaya çalışıyordum. Adam neredeyse dört dörtlüktü fakat Şule hanımla yakın olması beni içten içe şüphelendirmişti.

"Bir şeyler yesen olmaz mı?"

Onu tuhaf tuhaf izlemeyi bırakıp çay fincanımı aldım elime.

"Ben kahvaltı yapmıştım aslında. Ama çaya asla hayır demem."

Gülümseyerek bakmıştı bir kez daha.

"Sanırım Türkiye'de beğendiğin tek şey çay."

"Hayır Türkiye'nin yemeklerine bayılıyorum. Tabi spagetti hariç, yani türk dilinde çubuk makarna."

"Neden?" dedi çayından yudumlarken.

"İtalya'da spagettileri kırmak suç olarak kabul ediliyor. Ama Türkiye'de rahatlıkla kırılıyor. Bu İtalyan bir kıza göre tuhaf geliyor."

"Evet unutmuşum, sizin kültürleriniz çok farklıydı."

Zorla gülümseyerek başımı salladım.

"Bizimle iş birliği yapacağın için mutluyum."

"Henüz kabul etmedim ki." dedim arkama yaslanarak.

"Etmezsen bile Şule hanım peşini bırakmaz. O istediğini elde etmeden bırakmayan tiplerden."

"Anladım." dedim bakışlarımı etrafa çevirerek.

O zaman başıma dördüncü belayı da an itibariyle almış bulunmaktaydım. Çünkü bu iş asla içime sinmemişti.

"Ama eğer kabul edersen inan bana Türkiye'de ismin çok fazla duyulacak. Senin kârına olacak."

"Şule hanımla bu kadar yakın olduğunuzu bilmiyordum."

Artık kendimi tutamamış ve söylemiştim. Emre arkasına yaslanıp ağzındaki lokmayı yutmuştu.

"Şule hanım ve Yakın bey ile aile gibiyizdir. Yani ben aslında şirketin ortağıyım. Onun öncesinde de bir yakınlığımız vardı zaten."

"Öncesi?" dedim oturduğum yerden doğrularak.

"Yani sakıncası yoksa söyleyebilir misin dicektim."

Gülerek o da doğrulmuş ve gözlerimin içine tüm inceliğiyle bakmıştı.

"Belki de bu haline çekiliyorum senin."

"Ne?"

İkinci kez saçma bir tepki vermiştim. Dudaklarımı birbirine bastırarak bakışlarımı kaçırdım.

"Doğal olan sadece güzelliğim değil. Ruhun da doğal senin Zola ve ben bu hallerinden çok fazla etkileniyorum."

Sessiz kalmayı tercih etmiştim. Emre fazla kibar ve fazla yakışıklıydı. Ama beni ondan iten birşey vardı sanki.

"Annem ve babam ben doğmadan önce Şule hanımların evinde çalışırlarmış. O zamanlar annem bakıcılık yaparmış Yakın beylere babam da şoförleriymiş. Ta ki bana hamile kalana kadar, doğumdan sonra işten çıkmışlar ama fazla kısa sürmemiş."

"Nasıl yani?"

"Bana alışveriş yapmak için çıktıkları yolda trafik kazası geçirmişler."

"Yaa başın sağolsun."

"Sağol, Şule hanım ve Yakın beyin annesi de beni evlatlık almışlar. Baktılar büyüttüler, okuttular, şimdi de onlar için birşeyler yapmaya çalışıyorum."

TUTUNAMAYAN ELLER🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin