Koray bakışlarını sertleştirip yere doğru çevirmişti yüzünü. Benimle evlenmek için herkesi bu durumlara getirmemiş miydi? Şimdi niye böyle davranıyordu?
"Sen biraz dinlen." diyerek yanımdan kalkıp gittiğinde kaşlarımı çattım.
Ardından bu durumu umursamayacak kadar yüreğimde büyük bir acı olduğunu hatırlamış ve yattığım yataktan kalkıp odanın kapısına doğru yürüdüm.
Ağabeyimi son kez görmek istiyordum. Ona son kez veda etmek istiyordum.
Koridora çıkıp herhangi bir çalışan aramıştı gözlerimi, fakat kimseyi bulamamıştım. Danışmaya doğru yürürken duvardan destek alıyordum.
İkinci kez aynı acıyı tatmak ölümle eş değer bir acıydı. Belki de değildi, insan acısını...
Karşımda gördüğüm kişiyle olduğum yerde kalakaldım. Onca lafıma rağmen yine de gelmiş miydi?
"Zola..."
Sesi titriyordu, o ağlıyor muydu? Benim tanıdığım kişi asla kolay kolay ağlamazdı.
Bana doğru yürürken gözlerinde ki pişmanlığı görmüştüm. Bu gördüklerim gerçek miydi?
Tam karşımda durmuş ve titreyen sesiyle yeniden konuşmuştu.
"Özür dilerim."
Gerçekten benden özür mü dilemişti? Ben rüya mı görüyordum? Asla kimseden özür dilemeyen biri benden özür mü dilemişti?
"Bencillik ettim seni yanımda istedim. Senin hayatını düşünmedim. Sadece kendimi düşündüm."
İki yanında duran elleri bana doğru kalkmak istemiş ama korkudan geri indirmişti. Daha fazla dayanamamış dudaklarımdan bir hıçkırık çıkmıştı.
Ellerimi boynuna sararken karnına dikkat etmiştim. Sanki bunu bekliyormuş gibi sırtıma sarmıştı kollarını. Ağlamam hızla yükselirken o da benimle birlikte ağlamaya başlamıştı.
İkimiz de sadece ağlıyorduk.
"Canım çok acıyor Arzu..." dedim ağlamamım arasında.
Sırtımı okşarken başını salladı.
"Anlıyorum, yakınının canının kanının acısının içini nasıl parçaladığını biliyorum."
O da ağlayarak cevap vermişti. Beni kendinden uzaklaştırıp gözyaşlarımı elleriyle silmişti.
"Ama güçlü kalmak zorundasın. Kendin için güçlü kalmak zorundasın. Sen hala hayattasın ve kardeşlerinin seni izlediğini unutmamalısın. Kendin için, onlar için güçlü kalmalısın."
Bana destek olmaya çalışırken arkadan bir sedye geçmişti. Sedyenin üstünde siyah torbaya sarılmış beden vardı. Arzu'yu bırakıp sedyeyi taşıyan görevliye seslendim.
"O... O ağabeyin mi?"
Adam durup bana döndü ve cevap verdi.
"Alessio'nun yakını?"
Anında başımı sallayarak sedyeye yürümüş ve bir adım uzaktan bakmıştım siyah torbaya.
"N-Neden siyah torbada?"
Arzu hemen arkamdan gelip kollarımdan tuttu.
"Bizim ülkemizde vefat eden insanları siyah torbaya koyarlar."
Arzu'ya dönüp çaresizce baktım. Ağabeyim bunu haketmiyordu. Yeniden adama döndüm ve ağlayarak konuştum.
"Ağabeyimi nereye götürüyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTUNAMAYAN ELLER🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ III)
Ficção Adolescente"Sana dokunamam." dedi ellerini ellerimin arasından çekip. "Ne? Neden?" "Sana dokunamam çünkü kalbim sana ait değil." ...... "Bana dokunma." dedim korkuyla. "Sana söz veriyorum sen istemeden sana dokunmayacağım." Arkadaşının ölümünden sonra iki aşk...