"Ne oldu canın mı yandı?"
Burun burunaydık ve kafamın içerisinde ki ses onu öldürmem için bana haykırıyordu.
"Benden intikam mı aldığını sanıyorsun Koray Şan."
Soyadını o kadar kinayeli söylemiştim ki rahat ifadesini bir anda öfke kaplamıştı. Nefeslerimiz birbirine savaş açıyordu. Aynı şekilde bakışlarımız da.
"O kızın seni seveceğini mi sandın gerçekten? Karnında ki bebeğin sana baba diyeceğini mi sandın? Hadi dedi diyelim, belirli bir yaşa geldiğinde gerçekleri öğrenmeyeceğini mi sanıyorsun? Hangi hayal dünyasındasın?"
Sözlerime verecek cevap bulamamıştı. Savaş ikimizin ortasındaydı ama uzaktan izliyordu.
"İnan bana benimle evlenmeyi isteyen Zola'ydı. Şimdi kendine sor o kız hala seni seviyor mu?"
Sinirle sırıtarak geri çekildim.
"Kimse sevdasından kolay vazgeçmez Koray Şan. Sen yalnızca onun gözünde beni unutması için araçtın."
"Öyle mi?" diyerek Savaş'a baktı.
"Söyledin mi ona?"
Çatılı kaşlarımla Savaş'a döndüm. Ney söyleyecekti?
"Gerek duymadım."
Savaş soğukkanlılığıyla cevap vermişti. Koray yeniden bana dönmüş ve bıyık altı sırıtmıştı.
"Öz babana bir ayağı çukurdayken şizofren teşhisi konulduğunu biliyor muydun? Bunun ailede genetik olduğunu ve sende de olma ihtimalini?"
"Sen ne konuşuyorsun lan?"
Tam yüzüne yumruk sallayacakken Savaş konuşmaya girmişti.
"Zola? Zola nerde?"
Havaya kaldırdığım yumruğumu indirerek Savaş'a baktım.
"Ne demek nerde? Onu sen almadın mı!"
Savaş koşar adımlarla eve girerken Koray ve bende peşinden koşmuştuk. Evin içerisine girdiğimizde etrafa dağılmak üzere hazırlanırken Savaş önümüzde yere eğilip bir şey almıştı.
"O ne?" diyerek yanına gittiğimde elindeki kolyeye baktım.
"Onun taktığı kolye."
Koray'ın sözlerine karşı Savaş'ın elinden kolyeyi alıp evin içinde koşturmaya başladım.
"Zola!"
Onlar da evin etrafına dağılmıştı. Yukarı kata çıkarak hızlı hızlı odaları geziyordum. Kaçmış olabilir miydi? Bu durumun içerisinde olmak istememiş ve kaçmış olabilir miydi?
Koşarak yeniden aşağı kata indim. Onlar da oradaydı, nefes nefese Savaş'a baktım.
"Eve gitmiş olabilir ben oraya bakacağım."
"Bende gidebileceği yerlere bakacağım. Arzu'nun yanına da gitmiş olabilir."
"Bana da eski eve bakmak kalıyor-"
"Sakın!"
Sözünü bitirmesine izin vermeden işaret parmağımı üzerine doğru salladım.
"Bırak eski evini, ona yürüdüğü kaldırımda bile yürümeyeceksin! Yoksa seni öldürmediğime pişman olurum!"
"Sen fazla olmaya başladım ha ne dersin?"
"Yeter!"
Savaş ikimizin arasına girerek ikimizi de itmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTUNAMAYAN ELLER🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ III)
Teen Fiction"Sana dokunamam." dedi ellerini ellerimin arasından çekip. "Ne? Neden?" "Sana dokunamam çünkü kalbim sana ait değil." ...... "Bana dokunma." dedim korkuyla. "Sana söz veriyorum sen istemeden sana dokunmayacağım." Arkadaşının ölümünden sonra iki aşk...