Aras doktor arkadaşını çağırmıştı. Uzun boylu sarışın biriydi. Haktan'ı uyanık tutmaya çalışarak gerekeni yaparken bende kendi odamda bulduğum saati inceliyordum.
Henüz poşetinden çıkartamamıştım. Çünkü gerekli malzemeler yoktu. Aras gerekli malzemeleri sabah almaya gidecekti.
Makyaj masamın başında poşetteki saatle bakışırken telefonum çalmıştı.
Emre Bey arıyor...
Kaşlarım çatılmıştı. Saate baktım, gece üçtü ve gecenin bir saatinde beni mi arıyordu?
Tedirgin olsam da telefonu açtım.
"Efendim?"
'Zola merhaba nasılsın?'
"İyiyim teşekkür ederim sen nasılsın?"
'Bende iyiyim, çok yoğundum yeni müsait olabildim. Bu saatte de rahatsız ettim ama...'
"Uyumamıştım zaten de bir sorun mı var?"
'Binanın önündeyim beş dakika inebilir misin?'
Ne! Binanın önü mü? Olduğum yerden bir hızla ayağa kalkmıştım.
"Bu saatte mi?!"
'Evet, çok mu ayarsız oldu?'
"Biraz saat ayarını yapmamışsın ama geliyorum."
Diyerek hızlıca telefonu yüzüne kapattım. Haktan'ı görmemesi gerekiyordu. Aras zaten çok kötü durumdaydı.
Emre'den pek haz etmiyorlardı. Geldiğini öğrenseler herşey olabilirdi. Hızlıca odamdan çıkıp kapıdaki askıdan hırkamı kaptığum gibi evden çıktım.
Aras Haktan'ın yanında onu izlerken doktor Haktan ile sohbet ederek serum takıyordu. Kapıyı kapatırken çok ses çıkarmış olmalıyım ki Aras hemen arkamdan gelmişti.
Kapıyı arkamdan açıp çatık kaşlarıyla bakmıştı.
"Nereye?"
Elim ayağım birbirine girerken ayağıma giyindiğin spor ayakkabının bağcığını bağlarken ne diyeceğimi şaşırmıştım.
"Şey..." diyerek ayağa kalktım.
"Şey ne?" diyerek bana doğru bir adım atmıştı.
Bakışlarımı ondan kaçırırken zorla yutkundum. Çünkü Aras'ın bakışları beni kırk yerimden öldürmüştü bile.
"Arzu gelmiş, sanırım Ateş ile tartışmışlar. Bende eve çıkma dedim Haktan'ı görmesin."
Aras'ın öfkeli bakışları şüpheye düşerken biraz yüzümü incelemişti. Açık vermemek için bedenim buga girmişti.
"Tamam." demişti biraz inceledikten sonra.
"Dikkatli ol açık verme."
Hızlıca başımı salladığım gibi merdivenleri koşarak inmeye başladım. Allah'tan balkonum ön tarafa bakmıyordu.
Binadan dışarı kendimi attığım gibi arabasına yaslanmış Emre bakış açıma girmişti. Binanın bahçesinden çıkıp karşısına geçtiğimde yüzünde o yakışıklı gülümsemesini koymuştu.
"Hoşgeldin." demişti yumuşak bir tonda.
"Asıl sen hoşgeldin." dedim sade bir sesle.
Yaslandığı arabasından doğrulup yüzünü incelemişti.
"Bu saatte seni rahatsız ettiğim için pek memnun görünmüyorsun."
"Evet, yani hayır sadece biraz yorgunum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTUNAMAYAN ELLER🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ III)
Novela Juvenil"Sana dokunamam." dedi ellerini ellerimin arasından çekip. "Ne? Neden?" "Sana dokunamam çünkü kalbim sana ait değil." ...... "Bana dokunma." dedim korkuyla. "Sana söz veriyorum sen istemeden sana dokunmayacağım." Arkadaşının ölümünden sonra iki aşk...