Değer verdiği insan? Ayaz'ın saati? Saati bulduktan sonra kaybolduğundan bahsetmesi?
Bağlantılı olabilir miydi? Yoksa sadece bir tesadüf müydü?
Eğer tesadüf değilse bu işin içinde çok büyük bir oyun vardı ve bu oyunun başını çeken Ayaz'dı...
Arabayı durdurduğunda düşüncelerimden arınarak etrafa bakındım. Burası Savaş ağabeyin restorantlarından biriydi.
Emniyet kemerini çözen Emre'ye döndüm. Neden özellikle Savaş ağabeyin restorantına getirmişti?
"Tanıdık geldi mi?" diyerek arabadan indiğinde hareketlerini takip ettim.
Benim tarafıma dolanarak kapımı açtığında hala ona bakıyordum.
"İnecek misin?"
Salak gibi onu izlemeyi bırakıp kemerimi çözerek indiğimde kolunu uzatıp girmemi istemişti.
Hiç ikiletmeden koluna girdiğimde elindeki anahtarı valeye verip restoranta doğru yürümeye başladı.
"Neden özellikle burası?"
"Çünkü Savaş beyin restorant yemeklerini seviyorum."
İçeri girdiğimizde kapıda bizi karşılayan çalışana rezerve ismini söylemişti. Çalışan bizi yönlendirdiğinde sözlerine devam etti.
"Adamın çok farklı bir tarzı var. Damak tadımı bu restorantta buluyorum."
Rezerveli masaya geldiğimizde sandalyemi çekip beni oturtmuştu. Hemen ardından karşıma geçmişti.
"Yemek zevkini bilmiyorum ama özel birşeyler hazırlattım."
Çantamı masaya koyarak garsonun giriş içeceği olarak kadehe doldurduğu kırmızı şarabı alıp bir yudum içtim.
İnanılmaz gergindim bedenim resmen titriyordu. Eğer Savaş ağabeyin haberi olursa kesinlikle beni arardı.
"Fark etmez ben yemek ayırmam." dedim etrafa bakınırken.
"Harika." diyerek arkasına yaslanmıştı.
Gözlerim yeniden saate ilişti. Açık mavi takım elbisesine uygun gümüş saatti.
"Şimdi anlat bakalım neden teklifi reddettin?"
Bakışlarımı saatten çekip ona çevirdim.
"Bir süre çalışmama kararı aldım. Bir kaç hafta burada dinleneceğim. Ardından da ailemi ziyarete gideceğim. Daha sonra yeniden çalışmaya başlayabilirim."
"Şule çok üzüldü ve bu konunun üzerine düşecekti fakat engel oldum. Seni sıkıp bunaltmasını istemedim, ben kendim sormak istedim."
Yemekler masaya konulurken sadece başımı sallayarak cevap vermiştim. Garsonlar sunumları dizerken yeniden etrafa göz gezdirdim.
Çalışanlar kendi işlerine bakıyordu ve henüz kimsenin dikkatini çekmemiştim.
"Ee anlat bakalım Zola hanım." diyerek tabağındaki yemeğe döndü.
"Neyi anlatayım?" dedim kendi yemeğime dönerek.
Önümde italyan makarnası duruyordu. Fakat içinde zencefil vardı kokusundan tanımıştım ve benim zencefile alerjim vardı.
Kendi tabağından bir lokma alıp bana dönmüştü.
"İtalyan olduğun için sana spagetti yaptırdım."
Zencefile alerjim olduğunu bilemezdi. Bu tesadüf olmalıydı.
"Teşekkür ederim ama içerisinde zencefil var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTUNAMAYAN ELLER🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ III)
Novela Juvenil"Sana dokunamam." dedi ellerini ellerimin arasından çekip. "Ne? Neden?" "Sana dokunamam çünkü kalbim sana ait değil." ...... "Bana dokunma." dedim korkuyla. "Sana söz veriyorum sen istemeden sana dokunmayacağım." Arkadaşının ölümünden sonra iki aşk...