52'🩸

420 19 20
                                    

"Bunları sana Gülce mi söyledi?"

"Aynen öyle! Benden ne kadar tiksindiğini ve sırf senin için bana yakın olmakta zorlandığını da dile getirdi! Acıyorum o kıza! Senin gibi bir ruh hastasıyla birlikte olduğu için acıyorum!"

Emre öfkeden kıpkırmızı olurken omzuma çarparak yanından geçerek binaya girdim. Arkamdan koştuğunu yalnızca bir kaç saniye duymuştum ki asansöre yetişmiş ve yanıma binmişti.

Onun binmesiyle benim çıkmam tam bir olmak üzereyken kolumdan tutarak geri asansöre sokmuş ve boğazımdan tutarak kendi ile asansör duvarının arasına almıştı.

Kalbim korkudan ağzımda atarken dibime kadar girmiş ve dudaklarını dudaklarıma sürtmüştü.

"Benimle bu şekilde konuşabilen ilk kızsın ve canını almadığım için dua etmelisin."

Öfkeyle tıslamıştı, bu benim tanıdığım Emre asla değildi. Boğazımı tutuyordu ama asla sıkmıyordu.

"Alsana canımı senden kurtulmuş olurum!"

Aynı öfkeyle bakmıştım ona, artık ondan korkmuyordum.

"Sen hariç herkesin canını alacağım merak etme. Yaşarken öldüreceğim seni, o zaman bana ihanet etmek neymiş göreceksin."

Her konuştuğumuzda dudaklarımız birbirine sürtüyordu.

"Ne ihanetinden bahsediyorsun bilmiyorum ama eğer öyle bir şey yaparsan seni yaşarken öldürürüm duydun mu beni!"

Sözlerimin ardından asansörün kapısı açıldığında boğazımı bırakmıştı. Onu kendimden iterek asansörden çıktığımda arkamdan seslenmişti.

"Ben zaten ölüyüm Zola bunu bilmen lazımdı."

Zile basıp asansörden çıkan ona baktım.

"Göreceğiz Emre Tomurcuk, gerçekten ölü müsün göreceğiz."

Ağabeyim kapıyı açtığında eve girip hızla kapıyı kapattım. Ağabeyim şaşkın bakışlarla bana bakıyordu.

"Hey ne oldu?"

Ayakkabılarımı çıkartıp hızlıca salona girdim. Hemen arkamdan gelmişti, öfkeyle ağabeyime döndüm.

"Non parlerai con Emre, mi capisci fratello?"
(Emre ile konuşmayacaksın anladın mı beni kardeşim?)

Ağabeyimin kaşları anında çatılmıştı. Ellerini omuzlarıma koyarak cevap vermişti.

"Cosa c'è che non va, fratello, è un bravo ragazzo."
(Sorun ne kardeşim o iyi bir çocuk.)

"Onu tanımıyorsun!"

"Önce otur."

Beni sakinleştirmek için koltuğa oturtarak yanıma oturdu.

"Korkma, ben yanında kimse bize zarar vermez."

Ağabeyimin bu güven verici konuşması beni daha da hüzne boğarken sıkıca sarıldım.

"Buradan taşınacağız ağabey, onlarla bir daha görüşmeyeceğiz."

"Taşınmak?" dedi anlamayarak.

"Spostare."

"Okey olur."

Gülümseyerek ağabeyime sarıldım.

"Sen özlemiş spagetti?"

Gülerek ondan ayrıldım ve başımı salladım.

"Güzel ben yapacak sana."

Yeniden başımı salladığımda ayağa kalktı.

"Sen dinlen ben hazırlayacak."

"Bende odanı ayarlayım ağabey."

TUTUNAMAYAN ELLER🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin