69'🩸

401 20 19
                                    

Hırsla gözyaşlarımı silip burnumu çektim. Benim de ona soracak hesaplarım vardı.

Cevap vermeden ondan önce yürümeye başladığımda arkamdan seslendi.

"Üstünü değiştirmeyecek misin?"

"Hayır!"

Hastanenin bahçesinden koşar adımlarla çıkarak Şule'nin arabasının önüne doğru gittim. Ben varmadan kapının kilidini açmıştı.

Arabaya binip kapıyı sertçe çektiğimde hemen yanıma binmişti. Sessizce arabayı çalıştırdığında dizlerimi kendime çekip başımı dizlerimin üstüne koydum.

Hala rüya gibi geliyordu. Sanki ağabeyim çıkıp gelecekmiş ve şaka yaptığını söyleyerek boynuma sarılacakmış gibi geliyordu.

Onun tek suçu bir kızı sevmekti. Hiçbir şeyden yüzü gülmemişti canım ağabeyimin. Kardeşimizi kaybettiğimizde kendini unutup bana yara bandı olmaya çalışmıştı. Annemi ve babamı senelerce çekmişti.

Bende gidince İtalya'da yapayalnız kalmıştı. Yanıma arkadaş olarak geldiğinde ise ölüm onu bulmuştu. Ama ağabeyimin intikamını alacaktım, kanını asla yerde bırakmayacaktım.

"Onun yanına gitmeden önce söylemek istediğim bir şey var."

Başımı yasladığım dizlerimden kaldırıp yorgun gözlerle Şule'ye baktım.

"Alessio'dan hoşlanıyordum. Benden yaşça küçük olduğunu biliyorum ve imkansız olduğunu da biliyordum. Tıpkı sen ve Emre gibi..."

"Sizin boş sevginiz yok etti ya bizi zaten." dedim kırgınlıkla.

Bir kaç saniye bakışlarını bana çevirdi ve yeniden önüne döndü.

"Biz lanetiz ve üzerimizde ki lanet doğduğumuzdan bu yana var Zola. Babam anneme nikahsız sahip olduğu gün lanetlendik biz. Zina çocuklarıyız ve lanetimizi herkese bulaştırdığımızın farkındayız. Fakat bilmeni istiyorum ki bizler de insanız. Bizde sevebiliyor, aşık olabiliyoruz. Bizde acı çekebiliyoruz ve Alessio için çok üzgün olduğumu söylemek istedim."

Bakışlarımı yola çevirdim. Yüreğim alevler içerisinde yanarken sözlerine devam etti.

"Evine girdiğinde karşılaşacağın adamın ne kadar acı çektiğini daha o konuşmadan göreceksin. Yanında olup sana destek çıkmayı çok istiyordu ama kendini suçladığı için bunu yapamıyor."

"Çünkü suçlu, ağabeyimi buraya getirdi. O kızı burnumuzun dibine kadar soktu ve ağabeyimin donunu getirdi. Bizim de..."

"Bunu o da biliyor ve bilmeni istiyorum ki artık Amerika'ya taşınıyor. Bende burada ortaklığı sonlandırmak için kalacağım. Ardından bende gideceğim ve izimiz bile kalmayacak. Merak etme artık adımızı bile duymayacaksın."

Bakışlarımı ona çevirdim ve yeni fark ettiğim o güneş gözlüklerine baktım. Hiç gözünden çıkarmamıştı, hastaneye girdiğinde bile...

Yeniden önüme döndüğümde mahallemize geldiğimizi fark etmiştim. Binanın önüne park ettiğinde inmeye cesaret edememiştim. En son bu binaya girdiğimde ağabeyim evde beni bekliyordu.

Şimdi ise onsuz onun anılarının olduğu eve girecektim. Güçlü kalmaya çalışarak Şule'ye bakmadan konuştum.

"Haktan geldi ve baş sağlığı diledi."

Ölüm sessizliğine bürünmüş beni dinliyordu. Ona bakmadan öfkelendiğini anlayabiliyordum.

"Onu da suçladım ve gitmesini söyledim. O da tıpkı Emre gibi asla kendini affetmeyeceğini söyledi. Ona ne dedim biliyor musun?"

TUTUNAMAYAN ELLER🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin