3 Sene Sonra...
Gerçek aşk nasıldı? Hatırlayamıyordum, daha doğrusu hiç aşık olmuş muydum? Onu bile bilmiyordum...
Elimde kahve bardağıyla camın önünde dikilmiş yağan yağmurun sesini dinlerken dışarıyı izliyordum. Evimin manzarası yoktu ama benim için gökyüzü bile yeterliydi.
Gözlerimi kapattım sadece ve o anı düşündüm. Tam üç sene önce bugün olanları...
3 Sene Önce...
Evin önüne geldiğim dakikalar içerisinde kendimi arabadan dışarı atmıştım. Beni kurtarması için dört gözle beklediğim adamla şimdi aynı arabanın içerisinde duramaz hale gelmiştim.
Ağlayamıyordum, boğazımda ki o düğümü hissedebiliyordum. Ağlasam geçerdi ama yapamıyordum. Yutkunmama dahi izin vermiyordu o düğüm...
Binanın bahçe kapısından tutunarak gözlerimi bir kaç saniyeliğine kapattım. Sakin kalmaya çalışıyordum.
"Zola iyi misin?"
O ses, beynimi tırmalayan o ses bedenime dokunduğu anda onu tüm kuvvetimle iterek bağırdım.
"Dokunma!"
Hemen arkamızdan diğerleri de gelmişti. Haktan sakin kalmaya çalışarak bana bakarken bakışlarımı elindeki araba anahtarına çevirdim.
Bir anlık refleksle anahtarı kaptığım gibi bahçeye girdiğimde arkamdan bir ses gelmişti.
"Atar yapıyorsun anladık da evinin anahtarı olmadan nasıl eve gireceksin?"
Öfkemi tetikliyordu, bu kadın yalnızca insanları öfkelendirmek için yaratılmıştı başka açıklaması yoktu.
Bir sinirle yeniden Haktan'a döndüm ve üzerine doğru yürüyerek elimi ona doğru uzattım.
"Evimin anahtarını ver."
Hiçbir şey söylemeden anahtarı verdiğinde aynı adımlarla binaya girdim ve kendimi asansörün içerisine attım.
Burası lanetliydi, Arzu'nun çevresi lanetliydi. Kim onlara bulaşırsa aynı şeyleri yaşıyordu.
Asansörün aynasından kendimi gördüğüm anda gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüp geçmişti. Kendimi şu zamana kadar tutmuştum ama kendimi acınası halde görmek beni bitirmişti.
Asansörden çıktığım anda kendimi evime atıp kapıyı arkamdan kapattığımda sırtımı kapıya yaslayıp ağlamaya devam ettim. Ben ne yaşamıştım? Nasıl bir kötülüğün içine düşmüştüm?
Olduğum yere çöküp dizlerimi kendime çekerek ağlamaya devam ederken aklıma Emre gelmişti. Ne durumdaydı? İhanet diye adlandırdığı gerçeği kaldırabilmiş miydi? Ablası yani Şule hanımı öldürmüş müydü?
Başımı dizlerimin üzerinden çekip evime baktım. Bıraktığım gibiydi, bırakmak zorunda bırakıldığı gibiydi. Cam parçaları bile duruyordu. Çöktüğüm yerden kalkıp çıplak ayaklarımla salona doğru usul usul yürümeye başladım.
Canımın acıdığını hissede hissede camların üzerine basa basa salona girdim. Cam parçaları ayaklarıma batıyor acıma acı katıyordu.
Elinden kurtulmak için yaptığım bunca şeyden sonra elinden kurtulduğumda içime doğan bu boşluk beni yok etmek mi istiyordu?
Koltuğa oturup cam parçalarını izlerken beyaz halıma akan kırmızı sıvıya döndüm. Canım acıyor muydu? Evet... Ama hangi anlamda?
3 Sene Sonra Bugün...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTUNAMAYAN ELLER🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ III)
Novela Juvenil"Sana dokunamam." dedi ellerini ellerimin arasından çekip. "Ne? Neden?" "Sana dokunamam çünkü kalbim sana ait değil." ...... "Bana dokunma." dedim korkuyla. "Sana söz veriyorum sen istemeden sana dokunmayacağım." Arkadaşının ölümünden sonra iki aşk...