Asla değişmiyordu. O kadın yüzünden bizi imkansız kılıyordu. Tam düzeldiğini düşünürken kendinden nefret ettirmeyi başarıyordu. Kırmızı ışıklarda durarak dolan gözlerimi sildim.
Eski beni o kadar özlüyordum ki, ne kadar neşeli ve ne kadar mutluydum. Şimdi ise çıkmazların içinde her seferinde yok oluyordum. Yan koltuğumda duran telefonuma gelen mesajla kendimi toparlayıp telefonu elime aldım.
Yine aynı numaradan mesaj gelmişti.
05********: Seni evinde bekliyorum.
Attığım son mesajdan sonra yeni cevap vermişti. Beni takip eden ve tehdit eden insan şimdi evimde miydi?
Bütün bedenim buz keserken ekrana bakmaya devam ediyordum. Gitmeli miydim? Ya beni öldürmek için evimdeyse o zaman ne yapacaktım?
Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı. Kornalar çalmaya başlayınca arabayı sürmeye devam ettim. Her kimse onunla yüzleşecektim. Ya ölecektim ya da öldürecektim.
Çünkü artık çıkmazın içinde yok olmak istemiyordum. Tehditlerle yaşamak istemiyordum. Bu işe bir son versem iyi olacaktı. Normal insanlar gibi sade bir hayat sürmek istiyordum. Çok bir şey istemiyordum.
Evimin önüne arabamı park ettikten sonra arabadan çıkarak hızlı adımlarla binaya girip asansöre bindim. Ölmek istemiyordum ama ölmem gerekiyorsa ölecektim.
Aynadan kendime baktım gerçekten berbat görünüyordum.
"Kendi kendine triplere girme Zola ve asla korkma. Bu kişi her kimse amacı seni öldürmek değildir. Bu kadar takip ettiğine göre senden bir çıkarı vardır demektir."
Bacaklarım korkudan zangır zangır titrese de asla o kişi her kimse asla belli etmeyecektim.
Asansörün kapısı açılır açılmaz derin bir nefes alarak ve kendime cesaret vererek evimin kapısını açtım.
İçeriye adım atmadan önce kapımı sonuna kadar açarak koridorumu kontrol ettim. Kimse görünmüyordu.
Koridorda ki ayakkabılıktan ayakkabı çekeceğini elime alarak kapıyı arkamdan usulca kapattım. Salona doğru usul usul temkinli şekilde yürümeye devam ettim.
Salonun ışığı yanmıyordu. Hızlıca ışığı yakarak saldırmak için kendimi hazırlarken karşımda gördüğüm kişi ile kaşlarım çatıldı.
"Sen..." diyerek elimdeki çekeceği usulca indirdim.
Arkası dönük ve her zaman ki gibi takım elbise giyinmiş kişi bana doğru döndü.
"Seneler sonra yeniden görüşmek ne kadar güzel Zola."
Pembe takım elbisesini düzelten kadına daha çok öfkeyle baktım.
"Beni tehdit eden ve takip ettiren sendin."
Başını usulca salladı. Her zaman ki sakinliğini kullanarak yemek masamın etrafında dolanıyordu.
"Ne istiyorsun benden?" dedim elimde ki çekeceği koltuğa atarak.
Sakince gülümseyerek başını yere eğdi.
"Bence sen ne istediğimi çok iyi biliyorsun?"
"Hayır bilmiyorum Şule hanım. Ayrıca beni neden takip ettiriyorsun? Beni görüştüğüm insanlarla tehdit etmek ne demek? Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz?"
Masadan uzaklaşarak bana doğru gelmeye başlamıştı. Korkudan altıma edecek olsam bile yerimden kımıldamıyordum. Kendini karşımda ki koltuğa atıp eve göz gezdirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTUNAMAYAN ELLER🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ III)
Teen Fiction"Sana dokunamam." dedi ellerini ellerimin arasından çekip. "Ne? Neden?" "Sana dokunamam çünkü kalbim sana ait değil." ...... "Bana dokunma." dedim korkuyla. "Sana söz veriyorum sen istemeden sana dokunmayacağım." Arkadaşının ölümünden sonra iki aşk...