53'🩸

405 25 13
                                    

Dondurmaları almış denize bakan banklardan birine oturmuştuk. Emre dondurma yemek istememişti ama ağabeyimle ben yiyorduk.

"Evet bu mesele çözmek siz."

İkimizi göstererek yeniden konuşmuştu.

"Konuşmak ve ben dinlemek."

"Konuşulacak bir şey yok ağabey."

"Evet bana ihanet eden bir kızla konuşacak bişeyim yok benim."

"Ya sen neyin ihanetinden bahsediyorsun Emre?"

Emre kaşlarını çatarak cevap verdi.

"Haktan'ı öpmedin mi? Bu ihanet değil de ne!"

"Sen hala o mevzuda mısın? Yazık sana gerçekten."

"Evet o mevzudayım ve o zamana kadar seni seviyordum!"

"Şu an sevmiyor musun?"

"Aynen!"

İkimiz de birbirimize öfkeyle bakarken ağabeyin aramızdan kalkıp önümüzde ki betona oturarak dondurmasını yemeye devam etmişti.

İkimiz de öfkeden o kadar gözümüzü döndürmüştük ki ağabeyimin kalktığını fark etmemiştik bile.

"Sevmemiş halin buysa eğer-"

"Evet bu beğenemedin mi şımarık?"

Sinirle nefesimi bıraktım.

"Haktan beni öptüğünde sen hayatımda değildin Emre ve Haktan üç sene boyunca peşimde koştu-"

"Sende peşinde koştuğu için onu ödüllendirdin mi?"

"Ne ödüllendirmesinden bahsediyorsun sen be? Ayrıca bu yaptığımı ihanetten sayıyorsan senin yaptıkların ihanetten de beter hastalıklı!"

"Bak seni sabah da uyardım bana öyle demeye devam edersen çok kötü olur."

"Ne yaparsın? Ağabeyimi mi öldürürsün? Ya da arkadaşlarımı falan? Asansörde dediğin gibi!"

Ağabeyim hala sakince bizi dinliyordu çünkü türkçeyi tam kavrayamamış ve hızlı konuştuğumuz için bize yetişemiyordu.

Emre bakışlarını ağabeyime çevirip sinirle tısladıktan sonra yeniden bana döndü.

"Göreceksin."

"Senden tüm benliğimle nefret ediyorum Emre."

Kaşlarını alayla kaldırıp cevap verdi.

"Aynı duyguları paylaşıyoruz ve sen bir tık öndesin. O da nefretinin arkasında bana karşı olan sevgin de var."

"İnan bana artık o sana kendi ayaklarımla geldiğim gün beni evden kovduğunda bitti."

"Ha yani seviyordun?"

"Ne istiyorsun? Seni sevdiğimi itiraf etmemi falan mı?"

Arkasına yaslanıp ellerini ceplerine koydu.

"Gerek kalmadı, sorunu sorarken cevabını verdin zaten."

"Benim sevdiğim adam bu değil."

Bakışlarını bana çevirirken bende önüme dönüp kollarımı göğsümün altında birleştirerek denize baktım.

"Eee ben eve gitmek siz sohbet etmek nasıl?"

"Bende geliyorum ağabey."

"No, no ben gitmek sen kalmak."

Daha cevap vermemi beklemeden ayağa kalkıp gitmeye başlamıştı. Yolu bulamaz da kaybolursa ona sorardım.

Ağabeyim gittikten sonra uzun bir sessizlik çökmüştü. O uzun ölüm sessizliğini ilk bozan Emre olmuştu.

TUTUNAMAYAN ELLER🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin