40. Bölüm

45.6K 3.3K 1.2K
                                    

Selammmm. Ben geldimmm. 🤗

Umarım hepiniz çok iyisinizdir. Hiç vakit kaybetmeden okumaya geçin. ❤️ 

📍Bu arada bölüm sonunda Osman ve Nazlı'nın örnek modelleri var. Normalde ben pek sevmem model paylaşmayı. Ancak geçen bölümde içinizden biri Osman'ı doblocu enişteye benzetmişti sksjsjjd. Dayanamadım valla tıpa tıp benzemese de buldum koydum. 😂😂

Boool yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. ✨

🌼Keyifli okumalar. 🌼

***

Masaya yığılmış bir vaziyette duran dosyalardan saatlerdir başını kaldıramıyordu Zeliha. Bugün ilk iş günüydü ve doğrusu hiç gerekmese de o dosyaları hatmetme ihtiyacı hissediyordu kendisinde. Evraklardan birinin altında kocasının ıslak imzasını görür görmez asık suratı gün gibi aydınlandı ve dudaklarında aptal bir sırıtış belirdi. 

"Yaaa... Ne güzel imzası var ya kocam olacak adamın..." Sağını solunu iyice inceleyip kağıdı dudaklarına götürüp öpüverdi. "Evin bütün işini de ilk günden adamcağıza yıktım." Yaslandı sandalyesine ve pencereden dışarıya doğru baktı. Şu anda bulunduğu konuma kendisi bile inanamıyordu. Aylar öncesinde yaptığı tek iş ev işleriyken şimdi koca bir köy halkının idaresinden sorumlu olmuştu. O bir kadındı. Çevresindeki herkes hayata kirli pencerelerinden bakıp insanları belli bir kalıba sokmaya çalışırken o herkese meydan okumuştu. Kadınların bile hemcinslerine değer vermediği bu köyde o hiç de küçümsenmeyecek bir başarı sağlamıştı. 

Her insanın içinde saklı olan bir güç vardı tabii ki. Ancak o gücü ortaya çıkaracak esas kaynak cesaretti. Zeliha hem babası hem de sevdiği adamın desteğinden cesaretlenmiş şimdilerde çok güçlü bir kadın olmuştu. En genç muhtar bile ellisinden önce bu koltuğa oturmazken Zeliha bir kadın olarak yirmilerinde bu konuma gelmişti. 

Elini siyah elbisesinin yakasına götürdü. Polat'ın ancak özel davetlerinde kullandığı gümüş kaplamalı ay yıldız rozetini yakasında taşıyor olmak onun için büyük bir gururdu. Sevdiği adamın ellerinde hazırlanmıştı bu sabah. Kapkara gözlerindeki ışıltıyı, alnının ortasına koyduğu gurur dolu öpücüğü, omuzlarından kavrayıp sıkışını hayatı boyunca unutamazdı. Bütün ev işini Polat'a bırakıp evden çıktığında kocasının bir an bile ekşimeyen suratını görünce bir kez daha anlamıştı doğru insanla evlendiğini. 

Duvardaki saate takıldı gözü. Çoktan öğle olmuştu, az sonra ezanın sesi duyulurdu. Sabah evden abdestli çıkmıştı. Mescide gitmek için yerinden kalkacağı sırada kapı çalındı. Heyecanlandı durduk yere. Her ne kadar sabahtan birkaç kişinin işini halletse de eli ayağına dolanmıştı.

"Gelin!" Pürüzlü çıkan ses tonunu düzeltmek için öksürdü birkaç kere. Kapının arasından başını eğen genç adamı görür görmez üstüne başına çeki düzen verdi. 

"Hayırlı olsun, Zeliha." 

Yüzüne zoraki bir gülümseme takınsa da kaşları çatıktı Zeliha'nın.  "Sağ ol, Kadir!" der demez adamın müsaade istemeden tam karşısına oturması karşısında dikleştirdi omuzlarını. 

Kadir bu köyün gençlerindendi ve bir zamanlar az dolanmamıştı Zeliha'nın peşinde. Badem kahverengi gözlerini çerçeveleyen kara kaşları her zamanki gibi hafif kalkık duruyor, bu da onu havalı ve züppe bir erkek gibi gösteriyordu. Ellerini önünde birleştirmesini izledi Zeliha. Kendisini dikkatle izleyen genç adama uyarı mahiyetinde gözlerini kırptı. 

MuhtarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin