Selammm, ben geldim.Hemen okumaya geçin ❤️
Bol bol yorumlarınızı bekliyorum. 🌼
***
Zeliha, annesinin çeyiz sandığından çıkardığı çeşit çeşit kumaşları bir o yana bir bu yana çekiştirirken bir yandan kendi kendine söyleniyordu.
"Bunların çoğu siyah! Cenazeye mi gideceğim yoksa düğüne mi belli değil!"
Aslında severdi siyah rengini ama bir kere içten içe hayıflanmıştı çeşmenin başındaki kızlara. Allanıp süslenecekti ve siyah bunun için uygun bir renk değildi. Çeyizi için hazırlanan havluların altında kalan mor kumaşa takıldı gözü. Sandıktakileri bozmadan büyük bir heyecanla çekti aldı kumaşı. Arasını açtı, ölçtü biçti. Tam bedenine uygun bir elbise dikebilirdi kendine. Hafiften parlak bir kumaşı vardı ama omuz silkti Zeliha.
"Ne olacak canım! Benim diğer kızlardan ne eksiğim var. Alıştım oğlan çocuğu gibi giyinmeye!"
Nasıl bir şekil versem diye düşündü uzunca bir müddet. İnce belini kesinlikle ortaya çıkaracaktı o kesin. Ancak kumaşın sadeliğinden dolayı daha başka şeyler de eklemeliydi. Mesela beline bir kuşak, etek kısmını da hafif pileli yapabilirdi.
"Şehirli kızlara mı benzerim acaba bu şekilde?" dedi aklındaki düşünceleri diline yansıtarak. "Aman Zeliha! Eski püskü şeyleri giye giye yenilerini kendine yakıştırmaz oldun. Ama ya köydekiler başka düşünürlerse? Kerim ile olayım da duyuldu zaten."
Kumaşı incelemeyi bırakmış bir an duraksamıştı. Yine omuz silkti. "Onlar yanlış şeyler düşünecekler diye matem havasında mı gezeceğim! İnadına daha fazla salınacağım ortalıkta. Görsün onlar!"Velhasıl kelam düğünden bir gece önce babasını haberdar eyledi. Kemal Bey her ne kadar başta bu duruma biraz tepkisiz kalsa da kızının içindeki heyecanı gözlerinde görmüştü. Hem belki gönlü birine kayardı orada. Sonuçta düğün derneklere katılmak en kısmetsiz kişilerin bile kısmetini açabilirdi. Sonra hayır işleyecekti kızı. Bütün köyün sırt çevirdiği, deli diye güldükleri Ali ile Seher'in düğün yemeklerini yapacaktı. Gönlü bir anda kıpır kıpır olmuştu yaşlı adamın. Hissediyordu bu düğün eve uğur getirecekti.
O gece sabaha kadar uyuyamadı Zeliha. En son bu duyguları ilk kez amcasının yanına büyük şehire gideceği zaman tatmıştı. Topu topu üç gün kalmıştı ama sanki bir ay kalacakmış gibi yanına kıyafet almış, aldıklarının çoğunu giyemeden tekrar köye gelmişti. Fakat bu duyguları daha farklıydı.
Gerçekten kızlara gösteriş yapmak için mi bir hafta boyunca böyle hazırlanmıştı yoksa tek amacı muhtarı görebilmek miydi?
Sabahın beşinde uyanıp babasının kahvaltısını hazırladıktan sonra etrafa çeki düzen veren Zeliha eski kıyafetlerinden giyinip yedide yola koyuldu. Önce yemekleri pişirip, meydanın süslenmesine yardım ederdi ardından ise eve gelip kısa bir banyo yaptıktan sonra özenle diktiği mor fistanını giyip tekrar yola koyulurdu. En azından planları bu şekildeydi.
Aynen de öyle oldu. Börekler açıldı, çorbalar ve keşkekler pişirildi, pilavlar yapılıp yanına etler kavruldu, tatlı olarak da baklavalar ve şekerpareler yapıldı. Tam tamına altı kadın birkaç saat içinde tüm bunları yaparken hiçbir erkeği yanlarına koymamış, sağından solundan geçen çocukları oklavalarla döverek uzaklaştırmışlardı.
"Zeliha valla beceriklisin kızım. Aferin annen her bir şeyi öğretmiş sana." dedi altmışlarında olan tombul yanaklı kadın. İçini dışını bilecek kadar konuşmuşluğu olmasa da arada bir selam verip selam aldığı kadınlardan biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtar
Romance"Yanında fazladan yazma taşısan iyi olur. Çünkü bir sonrakinde yazmayı başına takmak yerine ceketimin sol cebine koyacağım." *** Köy yaşantısına adımını attığı anda köylülerin cahilce fikirleri ve davranışları üzerinde devrim yapmak isteyen genç mu...