Selamlarrr! Ben geldimmm. ❤️
Aşırı hot ve uzun bir bölüm oldu. Yanınızda biri varken okumayın. 🙈
Eğer o malum sahnelerde yorum yapmadan soluksuz okursanız karabasan olur sizi boğarım. 👹
Hadi kaçtım ben. Boool yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.🎀
Keyifli okumalar. 🌼
***
"Polat Bey! Şahsen ben sizin böyle bir iş yapmayacağınızı biliyordum. Size güvenim tamdı. Ama kurallar neyse onu uygulamak zoru-"
"Haklısın." dedi Polat komutana hak vererek. Buraya geldiği ilk günkü gibi koltuğa gerile gerile oturdu. Eh, biraz da yorgunluğunu atmak ister gibi kollarını iyice açmıştı yana doğru. İkisinden başka kimse olmadığı için uzun bacaklarını da iki yana germiş, heybetli vücudunu iyice ortaya sermişti. "Kuralları uygulamak zorundaydın."
Komutan, muhtarın zannettiği gibi kendisine kızgın olmadığını anladığında bıyık altından gülmeye başladı. Ses tonunu inceltti hafiften. "Öyle, Polat Bey! Yoksa bu kadar süre sizi-"Polat'ın sağ elini havaya kaldırmasıyla diline gelen sözcükler boğazına dizildi.
"Orhan ve yandaşları için de aynı kuralları uygulayacak mısın?"
"Nasıl, anlamadım?" dedi komutan. Karşısındaki adamın gözünü bir an kırpmadan kendine bakıyor oluşu konumunu sarsar nitelikteydi.
"Eşim, Orhan'ın başını yarmış." dedi ve iki elini de açarak sözlerine devam etti. "İyi de yapmış. Hak etmiştir o!"
"Haklı sebebi olsa da eylemleri onu şu an haksız kılıyor, Polat Bey."
"Ve bana yaptıklarından sonra yüzsüz gibi bir de eşimin yargılanmasını istiyor. Hadsiz!" diyerek yükseldiğinde komutanın yüzüne yüzüne tıslayarak konuşmuştu. Komutanın son sözlerini umursamadan kendi aklındakinin peşine düşmüştü. "O eşimden şikayetçiyse ben de ondan şikayetçiyim!"
Bu işin gittikçe çetrefilleştiğini duyan komutan fenalıklar geçirecek gibi gömleğinin bir düğmesini araladı. "Aman Polat Bey! Ne olur uzamasın şu mevzu daha fazla!"
Polat başını iki yana doğru salladı. "Uzatan ben değilim! Belli ki köylüler kendi aralarında bir oyun çeviriyorlar biz de eşlik edelim onlara bari."
"Ama Po-"
"Aması falan yok komutan! Orhan'dan şikayetçiyim. Üç kuruş kazandığım maaş dillerine dolanıp duruyordu. Olanla yetinmeyi bilip, kimsenin ayağını kaydırmaya çalışmayacaktı. Tazminat davasını da açarım bugün yarın. Adıma kara leke sürdürmem ben! Oturup yerimde de bekleyemem. Siz de biliyorsunuz ki isteseydim burada beş dakika bile tutamazdınız beni. Ben ısrarla bağlantılarımı kullanmamak için direnirken herkes beni bunu yapmaya zorluyor." dedi ve derince soludu. Komutanın kızaran bozaran suratı pek bir hoşuna gitmişti. "Kullandırtma komutan! Kullandırtmayın. İnan bana öyle olursa herkes koltuğunu eline almak zorunda kalır!"
Komutan biraz bekledi. Ölçtü tarttı muhtarı. Gururu vardı elbet, kimse kendi odasında ona posta koyamazdı ama dili lal olmuştu. İtaat etmek geliyordu içinden. Geleceğe dair hırsları öylesine büyüktü ki ters bir şey söylememek için yuttuğu sözcükler cam kırığı gibi delip geçiyordu göğsünü.
"Uzlaşma sağlayalım isterseniz. Böylesi daha iyi olur gibi."
"Pek uzlaşma taraftarı değilim ama sen bir Orhan'ı çağırt bakalım! Aklında dönen tilkileri iyice bir öğrenelim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtar
Romance"Yanında fazladan yazma taşısan iyi olur. Çünkü bir sonrakinde yazmayı başına takmak yerine ceketimin sol cebine koyacağım." *** Köy yaşantısına adımını attığı anda köylülerin cahilce fikirleri ve davranışları üzerinde devrim yapmak isteyen genç mu...