Ben geldimmm❤️
Nasılsınız? Umarım çok iyisinizdir. 🌼
Hadi fazla uzatmadan sizi yalnız bırakayım. Yalnız bollll yorum bekliyorum. ✨
***
Hurdadan bozma demir yığını bir aracın içinden inen Zeliha bir yandan söyleniyor bir yandan da koluna girmek isteyen jandarmayı iteklemeye çalışıyordu.
"Çek elini kolumdan. Geliyoruz ya işte!" Jandarma, Kemal amcanın ateş püsküren gözleriyle karşı karşıya geldiğinde kızın kolundan ellerini çekti ve bir hışımla kapıdan içeri girdiler. Zeliha belki on kez geçmişti bu kapıdan. Bazı zamanlar peşine düşen erkekleri şikayet etmeye gelir, bazen de haşat ettiği erkeklerin kendisini şikayet etmesinden buraya gelmek zorunda kalırdı. Sonuçlar hep aynıydı. Komutan görevinin gereği olarak genç kızın ifadesini alır diğer erkekleri azarlayarak evlerine postalardı.
"Bu kaçıncı şikayet Zeliha bacı! Koca köyde bir tek senin için görevimizin başındayız." Kırklarının başlarında olan komutan kızı görür görmez hiddetle konuşmaya başladı ancak sinirlenmesinin sebebi buna değildi. Az sonra bürokrasinin ileri gelenlerinden olan Haşim Bey'in oğlu gelecekti. İki hasbihal edip, bağlantılarını güçlendirmeye çalışacaktı ki daha yüksek rütbe alabilsin. Ne yapsam ne etsem, muhabbete nasıl girsem diye konuşacağı sözleri kafasına kazımaya çalışırken yine köyün deli kızıyla uğraşmak onu büsbütün çileden çıkarmıştı.
Zeliha ise komutanın çaprazında, burnunda kocaman bir sargıyla oturan Kerim'i görünce kendinden geçercesine bağırmaya başladı.
"Ulan namussuz herif! Az bile yaptım sana. Bir de şikayet etmiş beni! Gebertmem lazımdı seni!"
"Sakin ol Zeliha bacı! Söylediğin tüm bu sözlerden sonra Kerim'in başına bir şey gelirse ilk seni çekeriz sorguya. Kendi selametin için bu şekilde konuşma!" diyerek çıkıştı komutan. Kapıda görünen yaşlı adamı görür görmez jandarmaya kaş göz işaretinde bulundu. "Kemal emmi! Sen kapıda otur, bir çay ikram etsinler sana. Korkacak bir durum yok, sakin ol."
Yaşlı adam birkaç dakika inat edip orada kalmak istediyse de koluna yapışan jandarmadan paçayı kurtaramadı ve el mahkum kapının önündeki demir sandalyeye çömeldi.
"Anlat bakalım, Zeliha!" dedi komutan söze girerek. Ancak kızın alnında belirginleşen damarlardan kızın hiddetlendiğini görünce ikazda bulundu. "Sakin anlat. Kerim'in burnunu bıçakla çizdin mi?"
Zeliha bu, başı da kuyruğu gibi dikti. "Evet, yaptım."
"Neden yaptın?" Tam o sırada kapı iki kez tıklandı. "Gel!"
Az önceki jandarma başıyla selam verdikten sonra konuşmaya başladı. "Komutanım, misafiriniz Polat Bey geldi."
"Hiç bekletme, al içeri hemen." diyerek deri koltuğundan ayaklanan komutan bir Zeliha bir Kerim'e baktıktan sonra yaratandan sabır dilendi. Böyle önemli bir vakitte olacak iş miydi bu! Koskoca milletvekilinin oğlunu kapıda mı bekletecekti? İçeri alsa kendisiyle beraber adamın kafasını da şişireceklerdi. Derin düşüncelere dalıp çıkarken kapıdan geçmek için başını eğen adamı baştan ayağı süzdü.
Beyaz, jilet gibi bir gömleğin altına koyu lacivert kumaş pantolon giymiş, belinde hakiki deriden yapma bir kemer ve yanık tenine oldukça yakışan siyah bir cevşen takmıştı. Adam başını kaldırır kaldırmaz bir çift kara gözle karşı karşıya kaldı. Yeni çıkmaya başlayan sakalları, biçimli dudakları, düzgün çene hattını görür görmez, 'Kıyak adammış şu milletvekilinin oğlu' diye içinden geçirdi komutan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtar
Romance"Yanında fazladan yazma taşısan iyi olur. Çünkü bir sonrakinde yazmayı başına takmak yerine ceketimin sol cebine koyacağım." *** Köy yaşantısına adımını attığı anda köylülerin cahilce fikirleri ve davranışları üzerinde devrim yapmak isteyen genç mu...