17.Bölüm

64.8K 4.7K 670
                                    

Selammm. ✨

Aslında hemen bölümü yayımlamak istemiyordum ama yazınca hiç stok yapamıyorum ben. Birazcık kısa oldu, sizi bölümsüz bırakmak istemedim. 🤷🏻‍♀️

📍Bu arada yaşlarınızı öğrenebilir miyim? Öhöm, öhöm! İleriki bölümler için gerekli. 

Hadi okumaya geçin. Bolll yorum ve vote vermeyi unutmayın. 🤩

Keyifli okumalar. 🌼

***

Sevdiği kızın cesaretinin geri gelmesini istemişti de bu kadarını da beklememişti Polat. "Nereye?" dediğinde genç kızdan daha fazla heyecanlıydı.

"Evimize kaçırıyorum seni. Konağa sür!"

Yaklaşık on dakika boyunca süren yolculuklarında birbirlerine attıkları kaçamak bakışlar haricinde hiçbir konuşma gerçekleşmedi Zeliha ve Polat arasında. Genç kızın arabaya bindiği andaki gösterdiği cesaret çoktan sönmüştü ve bundan sonrasını nasıl devam ettireceğini bilmiyordu. Muhtarın ise içi kıpır kıpırdı, işte görmek istediği kız buydu. Ama yine de biraz ağırdan almak istedi.

El frenini çektiğinde arabadan inmesi için yanında oturan kıza yöneltti sabırsız bakışlarını. "Geldik işte. Ne yapacaksın bana?" dediğinde Zeliha'dan hiçbir cevap gelmedi. 

Başını sağa sola, öne arkaya çevirerek iyice etrafı gözledi Zeliha. Hiç kimsenin etraftan geçmediği bir vakitte hızlıca attı kendini arabadan ve konağın bahçe kapısının önünde dikildi.

"Hadi, çabuk ol! Bir an önce aç şu kapıyı kimse görmeden!" diyerek fısıltıyla konuştuğunda iki eliyle de elbisesini kavrıyordu. 

Polat da onun peşinden arabadan inip kapıyı sertçe kapattıktan sonra belini düzelterek arabanın önünden dolaştı. "Korkmaya başlıyorum ama. Çok sabırsızsın." diyerek cebinden çıkardığı anahtar demetindeki rastgele anahtardan birini kapının deliğine soktu. Biraz zorladıktan sonra Zeliha'ya baktı dudaklarını tek çizgi haline getirerek. "Bu değilmiş." Ardından ikinci sıradaki anahtarı denedi ve yine olumsuz anlamda genç kıza baktı. "Bu da değil." 

"Bilerek yapıyorsun, değil mi? Ver şunları bana." Zeliha, muhtarı omuzundan hafifçe kenara iteklediğinde anahtarları bir hışımla elinden çekti aldı.

Muhtar irileşmiş gözleriyle yanındaki kıza bakarken gerçek anlamda ürkmeye başlamıştı. Allah'tan konak kasabanın en ücra yerlerinde, ağaçlar tarafından görüş açısı engellenen bir yerdeydi. Yoksa gündüz vakti onların bu eve yalnız girdiğini gören köylüler iyice zıvanadan çıkardı. 

Zeliha'nın şansı varmış ki ilk denemede açtı kapıyı ve zafer dolu bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına. "Hadi girelim." 

"Can sağlığım için güvence verirsen girerim ancak." 

"Polat!" diye çıkıştı Zeliha. Daha fazla oyalanmak istemiyordu. "Gir içeri!" 

Genç kızın çıkışmasıyla gözleri kapanıp açılan muhtar el mahkum içeriye doğru yöneldi. "Hem suçlu hem güçlü dedikleri sensin galiba." 

Onları ilk karşılayan şey evin geniş bahçesiydi. Her yanda pembeli, morlu çiçekler vardı ve arkalarında onları gölgeleyen kayısı ve elma ağaçları. Evin dış kapısının yan tarafında ahşaptan yapılma bir masanın olduğunu gördü. Başını yere eğdi Zeliha. Köyün yolları gibi bozuk değildi, taş döşenmişti aralıklı aralıklı. Beyaz renkli konağın aynı renkte olan pencerelerine yöneltti bakışlarını bu kez. Aşağı doğru sarkar bir vaziyette duran turuncu çiçekleri gördüğünde ağzından çıkan sesli bir nidaya engel olamadı. Yakından oldukça etkileyici görünüyorlardı. 

MuhtarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin