58. Bölüm

30.1K 2.6K 720
                                    


Selammmm! Ben geldimmm. 🥰

Hayatınız nasıl gidiyor? 😌

📍Bu sıralar izlediğiniz herhangi bir Türk dizisi var mı? Aşırı merak ettim... Ben birkaç tanesine de sardım da...

Bu bölüm neden bilmiyorum içime çok sindi. Köye yeni heyecanlar geliyor. Umarım siz de beğenirsiniz. 🥰

📍Bölüm sonunda bölüm hakkında görüşlerinizi belirtirseniz çok mutlu olurum. Tüm yorumlarınızı okuyorum emin olun. Bir de beni takip etmeyen canlarım takip etsenize ya. 🫠

🌼Keyifli okumalar. 🌼

***

Zeliha tenceredeki yoğurt çorbası kesmesin diye hızlı hızlı karıştırırken bebeğinin ağlamasıyla telaşlandı. "Oğlum tam da ağlayacak zamanı buldun annem ya! Geliyorum annem geliyorum. Polat!" diye seslendi boşluğa doğru. "Uzun uzun yıkanasın tuttu be adam!" Yiğit Alp git gide sesinin şiddetini arttığında Zeliha daha fazla dayanamadı ve ocağın altını kısıp bebeğine gitti. "Ne oldu annem..." dedi uzata uzata. "Annen sana kurban olur mavişim. Sümüklerin akmış oğlum. Nerede senin mendilin? Heh! Pasaklı pasaklı gezme."

"Ne pasaklı gezmesi. İleride canlar yakacak canlar. Hey yavrum hey!" Polat beline sardığı siyah havlunun pöçüğünü iyice sıkıştırırken simsiyah saçlarından aşağı akan su damlalarını elindeki havlu ile yakaladı.

"Babası gibi olacak yani?" dedi Zeliha Polat'a yem atarak.

Polat muzip bir şekilde başını kaldırmadan karısına baktı ve dudaklarının kenarı kıvrıldı. "E yani."

"Çok canlar yaktın yani?"

Polat dişlerini sergilercesine güldü. Karısının mavi-yeşil karışımı olan gözlerinde çakan şimşekleri görebiliyordu ama Polat'tı işte. Zeliha'sı ile uğraşmadan yapamazdı. "Bu soruya cevap vermeyeceğim." dedi ve karısının elinden oğlunu alıp çıplak göğsüne dayadı. "Hadi sen yemeğinle ilgilen güzelim."

"Polat..." dedi Zeliha. Burnundan solurcasına söylemişti bunu. "Şu çorbama bakayım alacağım hesabını bekle. Bir yere ayrılma!" diyerek bağırdı mutfağa ilerlerken.

"Tam olarak nasıl alacaksınız hesabımı Zeliha Hanım!"

Zeliha çorbasını karıştırırken hin bir şekilde başını salladı yukarı aşağı. Fısıltıyla konuştu. "Göreceksin nasıl alacağımı. Pislik!"

"Kendi kendine konuşma bir tanem. Az yükselt sesini."

"Göreceksin sen!"

"Neyi?"

"Beni hafife alıyorsun, değil mi! Sen beni sinir et, et. Bak bakalım başına neler geliyor!" Polat'ın gülme sesi git gide daha da yakınlaşırken çorbanın kaynamaya başladığını görünce tuz attı Zeliha.

"Seni hafife almak mı? Asla böyle bir şey yapamam."

"Kıvır sen kıvır." dedi Zeliha arkasını dönüp kocasıyla göz göze geldiği anda. Bir insanın bakışlarından munzurluk akar mıydı? Akardı işte.

"O ne biçim laf? Dansöz müyüm ben?" Polat'ın sakinlik içeren konuşmasındaki o tınıyı cımbızla çekti Zeliha. Basbayağı otoriter tarafını ortaya koymuştu Polat.

"Yok canım..." dese de bakışlarını kocasından kaçırdı Zeliha. "Ankara'da çok pavyon var diyorlar doğru mu?" Ne harika bir konu değiştirme şekliydi bu! Sorduğu sorunun saçmalığıyla yüzünü buruştursa da kocasının sessiz kaldığını görünce yandan yandan bakış attı ve Polat'ın bebeğinin kel kafasına dudaklarını değdirdiğini gördü. Yiğit iyice sakinleşmişti. Zeliha önüne dönüp yemeğiyle ilgilenmeye devam ettiği sırada Polat sakince konuştu.

MuhtarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin