29. Bölüm

61.3K 3.9K 763
                                        

Selamlarrrr. Ben geldim. 🤗

Öncelikle hepinize çok teşekkür ederim aşklarım. İstediğim anket sayısına ulaştım ve çok güzel dönüşler aldım. Hepinizin eline koluna sağlık. 😍😍

 Bu kadar kısa sürede çok sayıda anket topladığım için iş yerindekiler bile çok şaşırdı. Tabii Wattpad'ten topladığımı söyleyemedim. Malum geçen sefer ki meraklı iş arkadaşım yüzünden. Hemen peşine düşüyorlar bir şeylerin ve anonim olarak takılmak istediğim için bu durumdan çok rahatsız oluyorum. 

Neyse hadi okumaya geçin hemen. 👀

Keyifli okumalar. 🌼

***

Elindeki torbalarla konağın önüne gelen Zeliha yol boyunca neden sabahın bir köründe dışarı çıktığının hesabını Polat'a nasıl vereceğini düşünüp durmuştu. Kasabadaki aktardan aldığı karışım ortaya çıkmasın diye evde olsa beş dakikada yapacağı köy ekmeğini fırından almak zorunda kalmıştı. Yanına da iki haftalık pazar ihtiyacını karşılayacak meyve-sebze alınca bir hayli oyalanmıştı. Üstelik yorgunluğu da üzerine eklendiğinde esas güçlendirici karışıma ihtiyaç duyan kendisi olmuştu. 

Anahtarı deliğe soktuğunda kapının açılması için zorlamasına gerek kalmadan Polat kapıyı açmış, sorgulayıcı ve biraz da uykudan yeni uyandığı belli olan mahmur gözleriyle karşısına dikilmişti. 

"Nereye gittin, Zeliha?" dedi Polat torbalara göz gezdirerek. Zeliha sanki kocasının bir şeyler anladığı düşüncesine kapılıp poşetleri hafifçe arkasına sakladı. 

"Hiç canım! Ekmek falan almaya gittim." 

Polat tek kaşını yukarı kaldırarak, "Ekmek almaya gittin?" diyerek karısını sorguladığında Zeliha daha fazla kapana kısılmadan kocasını iteleyerek içeri girdi. 

"Pazara da gittim. Sebze falan kalmamıştı. Hem patlıcan aldım, sen çok seversin." deyip şirinlik yapmaya çalıştığında hiç arkasını bile dönmemişti. 

"Ben giderdim, Zeliha! Sabahın bir köründe beni yatakta tek bırakıp dışarı çıkma bir daha!" 

Yarı sitem barındıran bu sözler Zeliha'nın yüreğini hoplatsa da esas sitemli olan kendisiydi. Dün geceye kırıldığını belli etmemek ise hin planının bir parçasıydı. 

"Tamam Polat'ım! Hadi sen git elini yüzünü yıka. Ben de sofrayı hazırlayayım." 

"Ağırdan al yavrum. Bir banyo yapayım." diyen kocasına son bir şans daha verdi Zeliha. Elindekini tezgaha bırakıp arkasına döndü ve yanına doğru sokuldu. 

"Sırtını keseleyeyim mi?" 

Polat bıyık altından gülümsemeye başlayınca bundan cesaret alarak daha da fazla sokuldu. Geniş göğsünden dolayı gergin duran siyah tişörtünde avucunu gezdirmeye başladı. Bu hevesli ve her an hazır hali kocasının dürtülerini anında harekete geçirse de yine istediğini alamadı. 

"O iş çok uzar bebeğim." 

"Uzasın. Gün boyu evde değil miyiz zaten? İşimiz ne?" 

Zeliha'nın dudaklarına bir kuş tüyü kadar hafif bir öpücük bıraktıktan sonra alnını daha baskılı bir şekildi öptü Polat. "Birkaç gün daha bekleyelim, yavrum. Tamamen iyileş-" 

"Sen de taktın iyileş iyileş! Sanki ameliyat oldum!"

"Güzeli-"

"Tamam, Polat! Hadi git banyonu yap sen."

MuhtarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin