Selammmm. Ben geldim. 🤗
Şimdiden uyarıyorum. Manyakkkk bir bölüm oldu. 😍🔥
📍Bölüm sonunda sorduğum soruya cevap vermeden geçmeyin lütfen. Ay bu arada beni takip etmeyi de unutmayın 💘
Bollll yorum yapın çünkü keyifle okuyorum. ✨
🌼Keyifli okumalar. 🌼
***
Son üç haftadır köyde çok garip şeyler oluyordu. Yıllardır köyde milletin ağzına pelesenk olan kişi Zeliha iken şimdi sıra Özlem'deydi. Sağda solda birkaç kez üst üste Selim ve Özlem'i gören köy halkı kendi aralarında dedikodu kazanını kaynatmışlar, iki genci de topluluk içine çıkamayacak hale getirmişlerdi. Namus dediniz mi her şeyden evvel gelirdi bu köyde. Hele de evli bir kadının başka bir erkekle görüşmesine elbette susacak değillerdi.
Bu süreçte uslanmaz akıllanmaz denilen, köyden en kısa sürede gider denilen Samet'in erkeklik damarı tutmuştu. Vaktinde buraya birkaç günlüğüne gelen Samet şimdi aylarını geçirmişti. Özlem ile aralarında ilk gece haricinde bir birliktelik hala yaşanmamıştı. Birkaç kez genç kadın kocasına yanaşsa da Samet geri durmuştu. Üstelik son zamanlarda karısının başka bir adamla anılıyor oluşundan dolayı kadının gururuyla bile oynamıştı.
"Güzel olsan neye yarar!" demişti bir keresinde. "Arkanda baban olmasa bir an durmaz boşardım seni! Merak etme dul kalmazsın! Yangınını elbet biri söndürür!"
Bu sözlerin arasından Özlem'in en zoruna gideni babasının yüzünden kocasının yanında kalıyor olmasıydı. İlk olarak Zeliha geldi aklına. Çok imrendi. Kıskandı fakat hasetlik etmedi. Kendine itiraf edemese de takdir etti. Zeliha muhtar olmuştu. Arkasında dağ gibi duran bir kocası vardı. Mutlulardı. Köy halkının sevgisini de saygısını da sonunda kazanmışlardı.
Babasına yalvardı bir gün. "Ne olur bu adamdan boşanmama izin ver. Tehdit etme şunu! Bırak gitsin! Benim arkamda kapı gibi babam var. Sen sahip çıkarsın bana. İte köpeğe yem olmam. Ne olur baba! Ne o mutlu ne de ben! Böyle evlilik olmaz!"
"Ben bugün ölsem kim sahip çıkacak sana kızım!" diye gürlemişti adam. "Başında erkek olan kadınla olmayan kadın aynı olmaz! Gidebildiği yere kadar evli kalacaksın. O kadar!"
El mahkum bir şekilde Selim'e gitti Özlem. Bir kez de ona yalvardı. "Yalvarırım kurtar beni Selim. O adamla evli kalmak istemiyorum." diye sızlansa da köyde çıkan dedikoduyla beraber Selim'in aklı başına gelmişti. Bir süre el ayak altından çekilerek İstanbul'daki amcasının yanına gitmişti.
Selim'in gitmesiyle Özlem iyice kahrolmuştu. Sığınacak bir limanı kalmamıştı. Hem kocasından hem babasından hem de senelerdir onu seven adamdan bir destek görmemek onu mahvediyordu.
Fakat günlerden bir gün geçti aynanın karşısına. Sapsarı saçlarına gitti parmakları. Bir tarak gibi tarayıp, tel tel ayırdı saçlarını. Bembeyaz teninde, al yanaklarında, gül dudaklarında gezindi. Yirmi dört yaşındaydı; gençliğinin baharındaydı. Yasemin geldi aklına. Kendini ona benzetmeye kalmadan iki yana salladı başını.
O Yasemin gibi güçsüz ve aciz olmaktansa Zeliha gibi güçlü bir kadın olacaktı.
Kocası mı gidecekti? Gitsindi. Umurunda bile değildi.
Babası ona sırt mı dönecekti? Dönsündü. En zor günlerinde onu bu hayatı yaşamaya mahkum bırakan babasını düşünecek değildi.
Yıllardır onu sevdiğini söyleyen adam bir anda çekip gitmiş miydi? Gitmesindi... Bari o gitmesindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtar
Romantizm"Yanında fazladan yazma taşısan iyi olur. Çünkü bir sonrakinde yazmayı başına takmak yerine ceketimin sol cebine koyacağım." *** Köy yaşantısına adımını attığı anda köylülerin cahilce fikirleri ve davranışları üzerinde devrim yapmak isteyen genç mu...