47. Bölüm

36.9K 3.1K 805
                                    

Selamlarrrr. Ben geldim. Nasılsınız? 🥰

📍Bu bölüm sadece Özlem ve Samet'i içermektedir. Bazı arkadaşlarım bölüm sonlarına yazıyor. Kitap iyice Osman ve Nazlı'ya döndü gibisinden. Arkadaşlar kitabın ismi Muhtar diye sadece Zeliha ve Polat'ı mı anlatmalıydım? Kaldı ki kitabın konusu zaten köy hayatı. Oradaki karakterler. Oradaki karakterlerin gelişimi. O yüzden bu durumdan memnun değilseniz heves kırmadan sadece bölümü atlamanız yeterli.

📍İçinizde Özlem ve Samet'in tarafını merak eden de çok kişi var. Aynı bölümde üç çiftten de bahsetmem mümkün değil. Ben de bölümün gelme sıklığını yükseltip başka çiftlere de yer veriyorum.

Bence güzel bir bölüm oldu. Hemen okumaya geçin. 😇

🌼Keyifli okumalar. 🌼

***

Genç kadın kanlar içerisinde yerde yatarken tüm köy ahalisi başına üşüşmüş, dehşet dolu gözlerle olan biteni izliyordu. Samet yerine yanlışlıkla Özlem'i vuran adamlar Orhan'ın gazabından korkup olay yerini anında terk etmişlerdi. Vurulur vurulmaz nabzı zayıflamaya başlamıştı kadının. Samet'in üzerindeki beyaz gömlek kana bulanmıştı. Karısının nefes almayı bırakmasıyla birlikte beyninde şimşekler çakmaya başlamıştı sanki. Veteriner olmanın tecrübesiyle ilk müdahaleyi yapıp da Özlem'in tekrar nabzının atmaya başlamasıyla alelacele bir arabaya bindirmişti karısını. Polat'ın arabasına.

"Kahretsin!" diye bağırmıştı Samet. "Özlem aç gözünü!" diyerek kadının yanağına vuruyordu hafifçe fakat hiçbir tepki alamıyordu.

"Nefes alıyor mu?" dedi Polat. Soğukkanlı olmaya çalışıyordu fakat direksiyonu kavrayan elleri sımsıkıydı. Elindeki ve kolundaki tüm damarlar meydana çıkmıştı.

"Çok zayıf. Özlem!" Samet'in telaşı çok başkaydı. Bambaşka. Kendi hatasının sonucunda bir insanın ölmesine asla dayanamazdı. "Kızım açsana gözünü. Bak! Yetiştireceğiz seni. Hadi be güzelim! Ne kadar kaldı Polat!"

"On beş dakika falan. Hızlı gitmeye çalışıyorum. Sen Özlem ile ilgilen." 

Beyaz gömleğini üzerinden çıkardığı gibi ikiye yırttı Samet. Yarısını göğsüne yarısını da karnına tampon yapmaya başladı. "Çok kan akıyor Polat! Nabzı da çok yavaş. Dayanması lazım! Özlem! Dayanman lazım kızım! Valla bak ben bu vicdan azabıyla yaşayamam!" dediğinde dikiz aynasından Samet'i izliyordu Polat. Kumral saçları alnına düşmüş, mavi gözlerinden ateş çıkıyordu sanki.

"Orhan'ın haberi var mı?"

"Allah onu da kahretsin! Bana Orhan deme Polat! Olayları bu kadar yokuşa süren o ibne!" dedikten sonra duraksadı Samet. "Tamam büyük bir hata yaptık! Ama Allah kahretsin ki sonucu böyle olmamalıydı!"

Polat hızını biraz daha arttırırken bir aklı da kendi karısındaydı. Köy meydanında o halde onu bırakıp ailesine emanet etmişti. Özlem'in halini görünce neredeyse baygınlık geçirecekti Zeliha. Aralarının kötü olduğunu biliyordu fakat son zamanlarda karısı onun elinden tutuyordu. Ona yol gösteriyordu. O kızın sonu asla böyle olmamalıydı.

"Sen ilgilen karınla. Allah'ın yardımıyla bir şey olmayacak."

Hastaneye girer girmez ameliyathaneye alınan kadından tam dört saattir bir haber yoktu. Samet sanki antidepresan yemiş gibi duvarın dibine çökmüş öyle oturuyordu. Mırıldanıyordu. Belli ki dua ediyordu. Bir an bile susmamıştı. Orhan amca kızının başına gelenleri çoktan duymuştu ancak hastaneye adımını atar atmaz bayılıp kalmıştı. Kaç saattir de yoktu ortalıklarda.

MuhtarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin