Selammmm. Ben geldim. Hepinizi ayrı ayrı öpüyorum ve beni bu kadar beklediğiniz için size teşekkür ediyorum. ❤️
Yüksek lisans tez savunmamı başarıyla verdim. Jüri üyeleri Türkiye ortalamasının çok üstünde dediler tezim için. Eğer ki wattpade ara vermeseydim ilerleyemezdim. Beni sabırla beklediğiniz için hepinize teşekkür ederim. Hep söyledim. Muhtar bana hiçbir zaman toksik bir kitle vermedi. 😌
📌Bu bölüm bir geçiş bölümü olacak.
Bollll yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın canlar. ✨
🌼Keyifli okumalar🌼
***
Olaylı gecenin üzerinden iki hafta geçmişti. O gece Polat, Mahir'i pestili çıkana kadar dövmüş, sonrada ailecek kapının önüne koymuştu. Mahir soluğu elbette karakolda almıştı ancak olayın içindeki kişinin kaymakam Polat olduğunu öğrenen yeni komutan gönülsüzce de olsa Polat'ı karakolda ağırlamıştı. Ancak Polat işin aslını anlatınca Mahir denen adamı o da kapının önüne koymuştu. Ellili yaşlarının başında olan komutan namus meselelerini hiç sevmez, herkese hak ettiği gibi davranırdı. Hayatı boyunca şerefli biri olmuştu ve oturduğu koltuğa da ancak şerefli kimseler yakışırdı. Bu yüzden de kaymakam ile çok kısa sürede anlaşan iki insan olmuşlardı.
"Polat'ım..." dedi Zeliha. Banyo kapısına sırtını dayamış, tıraş olan kocasını seyrediyordu. O günden sonra siniri hala geçmemişti Polat'ın. Elbette karısına değildi öfkesi. Sadece kokusuna aşık olduğu, her gece koynunda yatırdığı, çocuğunun annesi olan kadına görücü gelmiş olmasını hazmedemiyordu. Milletin gözüne bez bağlayacak değildi fakat karısına değen gözleri yuvalarından çıkarmak istiyordu.
"Hım..." dedi mırıldanarak. Sabunla iyice köpürttüğü fırçasıyla sakallarını yumuşatmaya başladı.
Zeliha biraz arsız bir kadındı. Kocasının çıplak sırtını süzmeye başlayınca Polat aynadan karısını gördü ve neredeyse kıvrılacak olan dudaklarını zor topladı.
"Sırtın çok güzel." dedi Zeliha. Kocasının hafif yanık tenini ve kalçasına doğru devam eden çizgiyi boylu boyunca gözleriyle takip etti. Gözlerinin şehvetle parladığından ve bunu kocasının nasıl içi giderek seyrettiğinden haberi yoktu. Ancak kocasından ses gelmeyince coştukça coştu Zeliha. "Kalçan da öyle."
"Tövbe." dedi Polat. Tam ağzının içine süzülmekte olan sabunu parmağının tersiyle silip ellerini lavaboya dayadı ve öne doğru eğildi. Böyle yapınca sesli bir şekilde iç çekti karısı.
"Ah ah!"
"Kızım sapık mısın?"
"Sapığınım belki." diyerek omuz silken karısına tekrar tövbe çekip işine döndü.
"Polat ya gülsene!" Genç adam dudağını ısırıp başını sağa doğru çevirdi. Bu deli kadınla nasıl baş edecekti bilmiyordu. "Düğün var akşam. Ben kocamla meydanda oynayamayacaksam niye evlendim!"
Polat gözlerini kısarak aynadan baktı karısına. "He oynamak için evlendin benimle yani!"
"Hayır..." diyerek kollarını kocasının çıplak sırtına yapıştırıp göğsünde birleştirdi. "Sevgilim ne zaman geçecek sinirin?" dedi minik bir buse kondurarak. Tam o anda içi gitti Polat'ın. Gözlerini kapattı.
"Sinirimin sana olmadığını biliyorsun."
"Ama kaç gündür ben maruz kalıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtar
Romance"Yanında fazladan yazma taşısan iyi olur. Çünkü bir sonrakinde yazmayı başına takmak yerine ceketimin sol cebine koyacağım." *** Köy yaşantısına adımını attığı anda köylülerin cahilce fikirleri ve davranışları üzerinde devrim yapmak isteyen genç mu...