7.Bölüm

77.8K 5.7K 2.2K
                                    

Selammmm canlar. Nasılsınız, keyifleriniz nasıl? 🌼

Muhtar için aldığım geri bildirimler beni inanılmaz mutlu ediyor. Anladığım kadarıyla bu hikayeyi çok sevdiniz. Ben de sizi çok seviyorum. Okuyan gözlerinize sağlık diliyorum. ❤️

Hadi hemen okumaya geçin. Her zamanki gibi bollll yorum yapıp vote verin ki emeklerimin boşuna gitmediğini göreyim. ✨

Keyifli okumalar.

***

Çevredeki bütün köylerden gelen sabah ezanlarının sesleri birkaç saniye aralıklarla birbirine karışırken tüm gece boyunca zaten uyuyamayan Zeliha yatağından kalkmakta hiç de zorlanmadı. Altında ezildiği yün yorganı bir hışımla ayağının dibine doğru itekledi. Dış kapının kilidinin açılma sesini duyduğunda babasının abdest almak için dışarıya çıktığını fark etti ve elini yüzünü yıkamak için babasının peşinden dışarı çıktı.

Yaşlı adam kızının bu saatte uyanmasına alışkın değildi. O yüzden baştan aşağı kızını süzerek meraklı bir tavırla sorusunu sordu. "Hayrola kızım? Sen bu saatte kalkmazdın."

"Uyku tutmadı baba. Ben de güne birkaç saat erken başlayayım dedim." diyerek içindeki gerginliği örtmeye çalıştı Zeliha. Fakat heyecanı o kadar büyüktü ki ses tonu fazlasıyla boğuk çıkmıştı. Muhtarın bugün kendilerine ziyarete geleceğini babasına söylememişti. Yaşlı adam zaten kızını evlendirmeye yer arıyordu bir de hazırlık yapmak için bu saatte kalktığını öğrense Zeliha'yı iyice diline dolar, evlenmesi için ona verdiği nasihatlerin dozunu arttırırdı.

"Başla bakalım. Madem bu saatte kalktın. Gel baba kız namazımızı da kılalım da günün bereketinden faydalanalım."

Zeliha babasına tebessüm edip abdest için sırasını bekledi ve ardından güzelce abdestini alıp namazlarını kıldılar. Dünkü acı haberi duyunca yaşlı adamın eli ayağı boşalmış, tansiyonu düşmüştü. O yüzden bugün bağ bahçe işleriyle ilgilenmeyip tüm gün evde istirahat edecekti. Hızlıca kahvaltılarını yaptıktan sonra Zeliha babasını odasına yatırıp işlere koyuldu.

Dün muhtar kahve içmeye geleceğini söylemişti ancak yanına ikramlık bir şeyler de hazırlamak istiyordu. Bir çırpıda baklavalık hamurunu yoğurdu ve tahta sofranın üzerinde incecik açmaya başladı. Bir yandan kendi kendine türkü mırıldanıyor diğer yandan olur olmaz hayallere dalıyordu.

Kahve içmeye geleceğini söylediğinde gözlerinde gördüğü o kararlı ifade her aklına geldiğinde içi kıpır kıpır oluyordu Zeliha'nın. Hem ne diye ilk olarak bu eve geliyordu ki? İçten içe cevabını bilse de diline varmayan kelimeler yüreğinde bir dağa dönüşüyordu. Duygularına bir isim bulduğunda eyleme dökemeyecek kadar cesaretsiz değildi Zeliha. Sadece bu delice fikirler için çok erken olduğunu düşünüyordu.

Saatler hızlıca akıp giderken genç kız evin altını üstüne getirdi, adeta evi kırklamak istercesine silinmedik dip köşe bırakmadı. Bütün camları aynı anda açarak evin güzelce havalanmasını sağladı. Ardından fırından çıkmaya az kalmış olan baklavanın başında bekleyerek pusuya yattı. Böyle bir günde rezil olmak en son isteyeceği şey bile değildi. Baklavanın şerbetini de verdikten sonra eve girip güzelce hazırlanmaya başladı.

Gözleriyle aynı renk olan elbisesini giydikten sonra siyah düz saçlarını özenle taradı. Gözlerinin içine siyah sürmesinden çekip çekmeme konusunda kararsız kaldığında aynanın başında birkaç dakika dikildi. Acaba yüzüne birkaç dokunuş yapsa babası fark eder miydi? Omuz silkti Zeliha. Babası böyle şeylere karışan birisi değildi. Peki ya muhtar? O fark eder miydi? Özellikle onun için hazırlandığını, göğüs kafesinden çıkmak için can atan kalbinin sesini duyar mıydı?

MuhtarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin