Selammm arkadaşlar. ✨
Hemen okumaya geçin. Booool yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın aşklar. 💜
Keyifli okumalar. 🌼
***
Gün doğar doğmaz Zeliha ayaklanmış gece boyunca planladığı işlere koyulmuştu. İsteme gününe tam iki gün vardı ve şimdiden hiçbir şeyi yetiştiremeyeceğine dair kendi kendini dolduruyordu.
"Acele etmeyecektin, Zeliha! Önünü arkanı bir düşünecektin. Hemen meyil verdin muhtara! Şimdi de elin ayağın birbirine karıştı."
Vitrini tamamen boşaltmış, içinde serili olan dantelleri iyice yıkayıp ütüledikten sonra kap kacağı da elden geçirip hepsini gerisin geri yerleştirmişti. Çok eski zamanlardan kalma kahve fincanlarını eline aldığında sadece üç tanesinin gün yüzüne çıkarılabilir olduğunu görmesiyle elini şakağına doğru götürdü. "Bunlarla el içine çıkamam ki!"
"Hayrola kızım! Daha gün yeni aydı, ne bu karmaşa!" diyerek kızının yanına gelen Kemal Bey etrafa kısa bir bakış attı. Sedirin üstündeki minderler alt üst edilmiş, yerdeki halılar bir kenara toplanmış, kovanın içindeki suyun birazı dışarı taşmış vaziyetteydi. "Bilseydim bu kadar sıkışacağını, hemen çağırmazdım muhtarı. İstersen birkaç hafta erteleyelim ha, ne dersin?"
Zeliha eteğine dikkat ederek hızla ayağa kalktığında itiraz edermişçesine elini havaya kaldırdı. "Yok yok! Bir hafta daha..." diye söze devam edeceği sırada kendini dizginledi. "Yani bu kadar hazırlık yapıyorum. Ertelenirse tekrar uğraşamam aynı işlerle." dese de babası bıyık altından güldü. Kızını tanımasa bile muhtarla ile evlenmeye bu kadar gönlü olduğunu yine bilirdi.
"Sen öyle diyorsan, peki madem." dedi ve odadan çıkacağı anda aklına gelen düşünceyle duraksadı. "He kızım, ben diyorum ki eksikleri bugün inip alayım. Yarına kalmasın."
Zeliha elindeki fincanı tekrar vitrine koyduğu gibi babasına döndü. "Sen hiç zahmet etme, baba. Ben öğleye kadar işlerimi yarılayıp kadın aklıyla alışveriş yapmam lazım." dediğinde yaşlı adam daha fazla kurcalamadı.
"Peki o halde. Minibüsçü Adem'e söyleyeyim de milleti toplarken seni de alsın. Vakitlice gidip gel." Tembihlerini yapar yapmaz elini cebine attı ve hatırı sayılır miktarda para uzattı Zeliha'ya. "Al kızım! Sen hesabını bilirsin. Ne lazımsa al. Misafirlerimizi güzel ağırlayalım."
Zeliha hızla başını sallayıp babasının uzattığı parayı aldı ve yaşlı adam arkasını döner dönmez parayı göğsüne sıkıştırdıktan sonra işlerine döndü tekrar. Halıları ve sedirin minderlerini güzelce sirkeleyip havalandırmaya bıraktıktan sonra yerdeki tahta döşemeyi fırçaladı. Arabanın gelmesine pek az zaman kaldığı için şimdilik salonu o halde bıraktı. Döndüğü zaman hepsini yerleştirirdi.
Üzerine yeşil bir elbise giyip, başına da aynı renkte olan yazmasını bağladı ve babasının verdiği parayı çantasına koyarak evden çıktı. Harmanlıkta kendine uğraş bulan babasını haberdar edip bayırı tırmanmaya başladı. Çeşmenin başında Selim ve Özlem'i gördüğünde bir an duraksar gibi oldu ancak Özlem'in kendisine yönelen telaşlı bakışları karşısında başını yere eğerek yola çıktı.
Selim'in senelerdir Özlem'in peşinde dolanıp durduğunu samimi duygularla ona yaklaştığını biliyordu. Ancak Özlem bu zamana kadar o kadar kibirli davranışlar sergileyip çocuğu parmağında oynatmıştı ki şimdi bu şekilde onları görmek onu fazlasıyla şaşırtmıştı. Allah için güzel kızdı, bu anlamda hiçbir zaman hakkını yemezdi Özlem'in. Bu köydeki çoğu genç kıza nazaran oldukça açık tenliydi ve sapsarı saçları vardı. Tam da erkeklerin istediği gibi işve ve cilve de vardı. Zeliha'nın aksine köydeki bütün erkekleri parmağında oynatır gariban Selim de bunu bilmesine rağmen bir türlü ondan uzak kalamazdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtar
Romance"Yanında fazladan yazma taşısan iyi olur. Çünkü bir sonrakinde yazmayı başına takmak yerine ceketimin sol cebine koyacağım." *** Köy yaşantısına adımını attığı anda köylülerin cahilce fikirleri ve davranışları üzerinde devrim yapmak isteyen genç mu...