Selammmmlar👁️👄👁️Bir süredir Muhtar perilerim gelmediği için bölüm bu kadar gecikti arkadaşlar. İş hayatım aşırı yoğun olduğu için az da olsa vaktim olsa bile yazmaya halim kalmıyor. 🤕
Ama sonunda geldimmm. 🤗 Hem de bir çoğunuzun sevdiği gibi sakinlik barındıran bir bölümle geldim.
Valla yorumlarınızı aşırı özledim. O yüzden bolca yorum yapmayı unutmayın. 😍
Keyifli okumalar 🌼
***
Şöminenin tam yanında duvara sabitlenmiş şekilde duran kitaplığın önünde, elindeki kitapları büyük bir dikkatle raflara yerleştirmeye çalışan Polat'ın varlığıyla şenleniyordu Zeliha'nın gönlü. Ankara'dan getirttiği içi kitap dolu yedi kolinin birini bile kaç saattir yerleştirememişti. Birkaç sene önce bitirdiği kitapların sayfalarını ağır ağır çeviriyor, sanki her birini yeniden okuyordu. Çatılan kaşlarının ortasındaki iki çizgi bile Polat'ın daha farklı yönlerini sunuyordu Zeliha'ya.
Birbirlerini tanıyamadan çok hızlı bir şekilde evlenmişlerdi. Buna rağmen yine de bunun için hayıflanmıyordu Zeliha. Aylarca yıllarca birbirlerini tanısalar ne olacaktı ki! Şu anki sevdiğinden daha mı fazla sevecekti Polat'ı? Bir insan nasıl daha fazla sevilebilirdi ki!
Kocasının merhameti onun tüm karakterini ortaya seren en önemli delildi onun için.
"Polat..." diye mırıldandı ağzının ucunda. Neredeyse gece olacaktı ama buna rağmen kolilerin salonun ortasında duruyor oluşundan sıkılmıştı Zeliha.
"Hıı..."
"Ya Polat!" diyerek çıkıştı bu sefer. Polat anında başını kitaptan kaldırıp karısına baktığında yüzünde oldukça ciddi bir ifade vardı.
"Ne oldu güzelim? Ağrın mı var hala?"
Zeliha'nın eli kasığına gitti refleks olarak. "Hayır." Koltuğun boşta kalan kısmını işaret etti. "Çok sıkıldım. Gel otur biraz."
"Güzelim, yatana kadar en azından şu koliyi bitirmem gerek."
Zeliha sıkıldığını belli edercesine derince soludu ve gözlerini rafta gezindirdi. "Yerleştirememişsin bile. Biri kalın biri ince, biri yüksek biri alçak. Bizim köyün yolları gibi inişli çıkışlı."
Polat yüzüne yerleştirdiği gurur ifadesiyle elini kitapların üzerinde gezdirmeye başladı. "Şekline göre değil, değerine göre diziyorum çünkü." deyip rafın en başındaki kitaba koydu işaret parmağını. "Mesela bu! Tüm siyaset kitaplarının babasıdır. Boyu diğerlerinden kısa diye en sona atamazdım." En sondaki kitaba dokundu bu sefer. "Bu kitabı okuduğuma bile pişmanım. Tarih objektifliğinden uzak bir kitap. Boyu hepsinden uzun diye başa koyamazdım."
"Bu kadar kitabın hepsini okudun mu?"
"Roman olanları birer kez. Bilgi içerikli olanları çok defa."
Kocasının bu derin yönünü görünce onunla iftihar etti Zeliha. Fakat bu gururlanmanın yerini saniyeler sonra çok başka şeyler aldı.
Polat belki de okyanusa açılmayı bekleyen bir balıktı. Bir göl bile sayılmayan ufak bir su birikintisinin içine onu hapsetmek çok büyük haksızlıktı.
"Biraz ara verip yanıma gelsene Polat'ım."
Ah şu ismini sahiplenen hali yok muydu! Sadece bunu söyleyerek bile kocasına yaptıramayacağı bir şey yoktu.
![](https://img.wattpad.com/cover/320588111-288-k780946.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtar
Romance"Yanında fazladan yazma taşısan iyi olur. Çünkü bir sonrakinde yazmayı başına takmak yerine ceketimin sol cebine koyacağım." *** Köy yaşantısına adımını attığı anda köylülerin cahilce fikirleri ve davranışları üzerinde devrim yapmak isteyen genç mu...