13. Bölüm

66.8K 4.8K 1.1K
                                    

Selammm. Ben geldim millet. 🤩

Hadi hemen okumaya geçin. 🤗

Bolll yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın. ❤️

Keyifli okumalar 🌼

***

"Üstelik gözlerin bu denli arzu dolu bakarken benden etkilenmediğini mi söylüyorsun?"

Yüzünün bir erkek tarafından hapsedilmesinin yanı sıra alt dudak çizgisinde dolanan parmak yüzünden kendinden geçmişti Zeliha. Yavaş yavaş kana karışan bir uyuşturucu gibiydi muhtarın dokunuşları. Bir adım sonrasını tahmin edemeyecek kadar zihin bulandırıcıydı. Karşı konulması imkansızdı. Dokunulmuş olmanın heyecanını üzerinden atamadan daha da fazlasını istiyordu. 

Ve içindeki arsız kadını tamamen ortaya sermeden bunu yapabileceği tek yol vardı: Sonuna kadar inkar. 

"Her zamanki bakışlarım bunlar benim." dedi sesini kontrol altında tutmaya çalışarak. "Ben öyle kolay kolay etkilenmem. Öyle olsaydı çoktan biriyle evlenmiştim." 

Hay, Zeliha! Olayları başka yere çekeyim derken kendisinin bile saçma bulduğu bir şekilde cümlesini bitirmişti. Sevdiği erkeğin yanında bu tarz konuşmaları yapmaması gerekirdi, bunu biliyordu ama kaçak dövüş oynayayım derken işin ayarını kaçırmıştı. 

"Demek öyle." dedi muhtar. Kendisinden etkilendiğini kabul etmeyi bırakın bir de ondan başkasıyla evlenme ihtimaline sinirlenirken birkaç saniye dik dik baktı genç kıza. Madem sınırların zorlanmasını istiyordu pekala olacaklardan sorumlu değildi. "Etkilenmediğin her uyuyan insana da dokunur musun?"

Böyle bir soru duymayı beklemiyordu Zeliha. Yüzünü kavrayan eller hala yerli yerindeydi ama muhtarın göğsündeki eli çoktan kucağına düşmüştü. 

"Ne?"

"Geceyi sende geçirdiğim sabah ağacın dibinde uyumuyordum, Zeliha." dedi Polat. Zafer kazanmışçasına gülümseyen dudaklarının aksine gözleri oldukça karanlık bakıyordu. "Aslında biraz daha öyle kalabilirdim. Ama dokunuşların o kadar yavaş, öylesine narindi ki uyanmaktan başka çarem yoktu." 

Gerçekten de çok tehlikeliydi muhtar. Onunla nasıl başa çıkılırdı, nasıl laf yetiştirilebilirdi ki? Hafif aralıklı bir biçimde duran dudaklarına bakmaktan kaçınsa arsızca kendini izleyen siyah gözlere tutulacaktı. Pek de şikayetçi değildi, Zeliha. Bir ay sonra böylesine bir adamın göğsünde uykuya dalacağı günleri hayal ediyordu yalnız kaldığı zamanlarda. 

Yalandan bir öfkeyle ayağa kalktı. Hem gece gece cüretkar bir tavırla odasına girilmişti hem de böylesine köşeye sıkıştırılmıştı. 

"Hadi, hadi! Çok bile kaldın. Git hemen!" diyerek eliyle pışpışladı muhtarı. 

Muhtar ise yarı sinirli yarı muzip bir tavırla iki elini de dizine vurarak yataktan kalkacağı sırada yorganın altına itelenen şeye baktı göz ucuyla. Hızlı bir atak yaparak yorganı kaldırıp işaret parmağıyla gecelikleri havaya kaldırdığında dumura uğramış gibi kocaman açılmış gözleriyle donakaldı. 

Bu tam da Zeliha'nın geçen gün beğendiği beyaz gecelikti. 

"Bu?" dedi muhtar fısıltıyla konuşarak. Gözlerini elindeki kumaştan çekemiyordu ki Zeliha'nın kıpkırmızı yüzüne bakabilsin. "Siktir! Bu ne?" 

Muhtarın ağzından ilk defa küfür duyduğunun bile farkında değildi Zeliha. Eğer babası karşı odada olmasaydı avazı çıktığı kadar bağıracak, ardından da muhtarı pencereden aşağı atacaktı. 

MuhtarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin