Selammm. Ben geldimmmm. Nasılsınız? 😍
Hepimizin bayramı mübarek olsun. Geciksem de bayramı es geçmek istemedim ve sizi mutlu etmek istedim. 🤗
Bence soft ve güzel bir bölüm oldu.
Bu sıralar aşırı yoğun olduğum için motive eksikliği yaşıyorum. Bollll yorum yaparak beni motive edebilirsiniz. ✨
Hemen okumaya geçin.
🌼Keyifli okumalar. 🌼
***
Gökyüzü çoktan kararmış, köy alışkın olduğu sessizliğe bürünmüştü. Saat on sularıydı. Genç kadının ilk günü beklediğinden güzel geçmişti ancak alışmak epey zaman alacaktı. İkindi vaktine kadar inceleyip durduğu dosyaları yarın bir kez daha gözden geçirmeliydi. Hatta Polat ile anlaştıkları üzere ara ara kendisine yardımcı olacaktı kocası.
Bugün aklını iyice istila eden düşüncelerini içinde tutmakta zorlanıyordu doğrusu. Muhtarlık koltuğuna oturunca anlamıştı ki tahsil çok önemliydi. O kağıtları incelerken başına giren ağrı şüphesiz ki okuduklarından doğru düzgün bir şey anlayamamasındandı. Zeki bir kadındı, bunda bir sorun yoktu. Ancak kalem kağıtla bu zamana kadar haşır neşir olmamasının hantallığı vardı zihninde. Kararlıydı; en kısa zamanda tahsilini tamamlayacaktı. Üstelik ona böylesine destek veren bir kocası varken niye yerinde sayacaktı ki?
İkindiye yakın bir zaman diliminde yanına uğrayan görümcesiyle konağa gelmişlerdi. Kocasının hazırladığı yemekleri ısıtıp bahçeye güzel bir sofra kurmuşlardı. Etli nohut yemeği çok lezzetliydi doğrusu. Onu zaten yeterince övmüştü ama pirinç pilavı kendi yaptığından bile daha lezzetliydi, asla inkar edemezdi. Kocasının çamaşır yıkamak haricinde elinden her iş geliyor olması her geçen gün ona olan hayranlığını arttırıyordu. Nazlı bile şaşkınlıkla yemeğini yiyip kenara çekilmişti ama yüzünde daha başka ifadeler de vardı. Düşünceliydi. Öyle ki sofrada abisi mutfaktan tuzu getirmesini söyleyince kepçeyi getirmiş, bu haliyle Polat'ın bile radarına girmişti.
Zeliha ve Polat evlendiğinden beri evlerinde kimse yatılı kalmamıştı. Ancak bu gece bir ilk gerçekleşecekti. Akşam yemeklerinden sonra bulaşık yıkamak için mutfağa girdiklerinde fısır fısır ayak üstü ettikleri muhabbet iki kadını sarmamış olacaktı ki Zeliha ısrarla görümcesinin bu gece evlerinde kalmasını istemişti. Bunun üzerine Polat lojmanda kalan annesine haber etmek için arabayla beş dakikada gidip gelmiş, iki kadının sohbeti yine bölünmüştü.
Fakat şimdi bölünmeyecekti.
Zeliha gardırobunun içinden pudra rengi pijama takımını çıkardı ve yatağın üzerine koydu. Ardından dolabın bir bölmesine yığdığı yastığa en yumuşaklarından bir kılıf geçirdi ve burnuna götürüp kokusunu içine çektikten sonra onu da yatağa fırlattı. Bir de en hafiflerinden güzel bir yorgan çıkardı. Yaz vaktiydi ancak geceleri serin olurdu. Hepsini yüklenip kapıya doğru ilerlediği sırada odaya giriş yapan kocası ile karşı karşıya geldiler.
"Sen yat, Polat'ım. Beni bekleme."
"O nedenmiş?"
Zeliha tam gözünün önüne gelen yastığı diğer eliyle bastırıp hafifçe yana dönünce kocasının çatılmış kaşlarını gördü. "E kız ilk defa yatıya geldi. Biraz sohbet eder, konuşuruz." Genç kadının bu sözünün altında çok şey vardı aslında. Hayatı boyunca doğru düzgün arkadaş edinememenin, kimseyle sabahlara kadar konuşamamanın eksikliği vardı. İlk defa biriyle gönül işlerini konuşacak olmanın heyecanı vardı. Öyle ki karakolda geçirdikleri günler harici ilk kez kocasıyla aynı anda yatağa giremeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtar
Roman d'amour"Yanında fazladan yazma taşısan iyi olur. Çünkü bir sonrakinde yazmayı başına takmak yerine ceketimin sol cebine koyacağım." *** Köy yaşantısına adımını attığı anda köylülerin cahilce fikirleri ve davranışları üzerinde devrim yapmak isteyen genç mu...