Selammmm ben geldim. Nasılsınız keyifler nasıl?
Bazı okurlarım isyan etmiş 🥲 Kızlar isyan etmeyin. Kitap yazmak bir hobi meselesi. Makineden çıkmıyor cümleler. Yazabilmek için vaktinizin ve daha da önemlisi enerjinizin olması gerekiyor. İki ay sonra tez savunmam var. Ona hazırlanıyorum. Şu süreci bir atlatayım sonra hep beraberiz. ❤️
Hadi okumaya geçebilirsiniz. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın canlar.
🌼Keyifli okumalar🌼
***
Kollarını kabarta kabarta yürüyen genç adam belli bir şarkı tutturmuş kasabaya varana kadar aynı şarkıyı ıslık çalıp durmuştu. Siyah ayakkabılarının mümkün olduğunca tozlanmaması için asfalt yoldan yürümüş, "Ulan kim bu yolları yaptıysa Allah ondan razı olsun." dualarında bulunmuştu. Dışı turuncu renkli, korkulukları cilalı, kendisine bakan cepheden dört pencerenin de parıl parıl parladığı okulun önünde durup okuldan yeni çıkan öğrencileri seyretti. "Ulan vay be! Ahır gibiydi burası önceden. Şu veletlere bak!" dedi dişlerini gösterip sırıtarak. "Yolun çok başındasınız çok. O kadar sene okunur mu be! Ben beşi bile zor bitirmiştim. Bir de üniversite falan okuyor şimdi millet. Yok be Mahir!" deyip ayakkabılarının ucuna baka baka yürümeye devam etti. "Okumak sana göre değil oğlum. Okusa Leyla okurdu ona da annem izin vermedi."
Biraz sonra yolun tozunu adeta havaya kaldırarak yanından peş peşe geçen kamyonları seyretti. Sarı çizmeli bir adam kamyonun birinden inip elindeki telsizle iletişim kurunca Mahir'in dikkatini çekmişti.
"Bunlar nereye üstat?" dedi kırklı yaşlarındaki işçiye laf atarak.
"Fabrikaya!"
"Ne fabrikası?"
"Kaymakam tekstil fabrikası kurduruyor. Neredensin sen?" İşçi, Mahir'i baştan aşağı süzdü. Sola doğru yatırılmış siyah saçları, hafif kalınca kaşların üzerindeki yükseltiyi, biraz aşağı eğimli olan burnu ve fıldır fıldır dönen kahverengi gözlerden sonra düzgün giyim kuşamına baktı. "Buralardan mısın?"
"Buralıyım. İstanbul'dan geldim ama." diyerek söze başlayan Mahir hayat hikayesini anlatacak değildi. Kısa kesti. "Neyse. Sen bırak beni. Beş senede ne çok değişmiş buralar. Tanıyamadım!"
"Beş senede değişmedi. Yaklaşık iki seneden beri böyle. Hepsi yeni kaymakam sayesinde. Bayağı adam etti buraları."
"Boş versene hepsi aynı!" dedi Mahir elini havada sallayarak. "Kim bilir buraları düzenleme ayağına ne kadar para indirdi cebe."
"Orasını Allah bilir ama kaymakamın öyle bir şey yaptığına inanmam ben." dedi işçi.
"Niye? Babanın oğlu mu?"
"Kaymakamın babası eski mebus. Haşim Karaca. Tanıdın mı?"
Siyasetten gram haz etmeyen Mahir yüzünü buruşturdu. "Yok, tanımadım. İktidardalar mı bari?"
"Heee."
"Aman aman!" deyip yaka silkti Mahir. "Siyasetçi değil mi hepsi düzenbaz."
"Emekli oldu o da. Oğlu buradan biriyle evlenince köyde kaldı. Onlar da yerleştiler buraya."
"Hanım köylü oldu yani." deyip kahkaha attı Mahir. "Erkekliğe sığar mı lan! Erkekliğine sıçayım onun! Karısı kimmiş bari?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtar
Romantizm"Yanında fazladan yazma taşısan iyi olur. Çünkü bir sonrakinde yazmayı başına takmak yerine ceketimin sol cebine koyacağım." *** Köy yaşantısına adımını attığı anda köylülerin cahilce fikirleri ve davranışları üzerinde devrim yapmak isteyen genç mu...